Türbeler

Tuzcubaba Türbesi
Tuzcubaba Türbesi 320 471 Hz. Mevlâna Dergâhı

Halk arasında Siğil Tekkesi, Temriye Tekkesi, diye tanınan türbe hakkında elimizde hiçbir bilgi yoktur. 1973 yılında yıkılan türbede bulunan iki adet mezar taşı, halen müzede muhafaza edilmektedir.

Mezar taştarındaki bilgiden anlaşıldığına göre türbede mezarı olan kişiler, Bektaşî Tarikatı mensubudurlar.

Türbeye ait iki adet mezar taşının birisi 1334 H -1917 M yılında vefat eden Hüseyin Avni Ağa’ya,
diğeri ise 1337 H -1920 M yılında vefat eden Bektâşîzâde Hüseyin Avni Efendi’ye aittir.

Sinan Paşa Türbesi
Sinan Paşa Türbesi 768 1024 Hz. Mevlâna Dergâhı

Sinan Paşa Türbesi, Fatma Hatun Türbesi’nin güneyinde, hâmuşânın batısında yer almaktadır. Sekiz köşeli planda, sarımtırak renkli kalker kesme taşlarla yapılmıştır.

16 gen kasnak üzerine oturan kubbesi kurşunla kaplıdır.

Türbenin doğu-batı ve güney yönlerinde birer adet söveleri kirli beyaz renk gödene taşı ile yapılmış ahşap pencereleri vardır. Üst kısmında ise söveleri kalker taşından olan, üç yuvarlak ve üç adet üzeri sivri kemer şekilli ahşap ışıklık penceresi yer almaktadır.

Türbenin kapısı kuzey yönündedir. Gödene taşından yapılmış bir çerçeve içerisinde, kemer ve söve taşlan mermerden olan çift kanatlı bir ahşap kapısı vardır. Kitabe basık kemerin üzerindeki çerçeve içerisinde ve iki ibare şeklindedir. İbarelerden birisi Sinan Paşa’ya, diğeride türbenin inşaatına aittir. Kitabelerin okunuşu şöyledir.

Tarihü’l-vefât
İtdi dünyâdan Sinan Paşa güzer
Hak yerin gülzâr-ı cennet eylesün
Didi bir eksikli târihin anın
Canına Allah rahmet eylesün
981

Tarihü’l-binâ
Sinan Pâşâ virüp can-ı ‘azizi
Olub kûy-i şehidâne revâne
O Yûsuf sîrete târîh-İ ihsan
Sinan Pâşâ mahall-i mısr-cinâne
982

Muhammed İkbal ve Şair Nefî’nin Makamları
Muhammed İkbal ve Şair Nefî’nin Makamları 1024 743 Hz. Mevlâna Dergâhı

Şairlerin hatırasına Mevlana Müzesi bahçesinde yaptırılan mermerler üzerinde Muhammet İkbal için ise, “Pakistan Milli Şairi ve Mütefekkiri Muhammed İkbal’e Aziz Mürşidi Mevlana’nın huzurunda bu makam verildi. (1873-1938) satırları yer alırken, Şair Nef-i için, “Yeryüzünde mezarı bulunmayan büyük Türk Şairi Nefî’ye, Aziz Mürşidi Mevlana’nın huzurunda bu makam verildi. (1572-1635) ” ifadeleri yer  alıyor.

Mehmet Bey Türbesi
Mehmet Bey Türbesi 800 533 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mehmet Bey Türbesi, müze ana binasının (Kubbe-i Hadrâ)’nın güneydoğu köşesindedir. Kare mekânlıdır. Türbenin kubbesi dört adet mermer sütun üzerine dayanan, dört adet sivri kemer üzerinde yer alır. Kemerler birbirlerine, kalın ahşap kirişlerle bağlanmıştır.

Dört yanı da açık olan türbenin gövdesi, kesme taşlarla yapılmıştır. Türbenin üzerinde yer alan kubbesi, sekizgen bir kasnakla çevrilmiş olup, kubbenin içi kireç harçla sıvalıdır.

Kubbenin zemini önce kesme taşla döşenilmiş, sonra Mehmet Bey’e ait sarımtırak renkli mermerden yapılan sandukası buraya konulmuştur. Sanduka sade, ancak çok güzel ve işçiliklidir.

Sandukasının üzerinde yazan Arapça kitabesinin Türkçe’ye çevirisi şöyledir:
“Mustafa Paşa oğlu, Allahnın rahmetini isteyen Mehmet Bey, 941 yılında hakkın rahmetine ulaştı”

941 H – 1535 M yılında ölen Mehmet Paşanın kimliği kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Pîri Mehmet Paşa’nın da damadı olan Mehmet Bey’in, Bosnalı Çoban Mustafa Paşanın oğlu olması ihtimali oldukça kuvvetlidir.

Hürrem Paşa Türbesi
Hürrem Paşa Türbesi 768 1024 Hz. Mevlâna Dergâhı

Klâsik Osmanlı devri eserlerinden olan Hürrem Paşa Türbesi, müzenin ön bahçesinin güney-batısında, Matbâh’ın ise kuzey-doğu bitişiğindedir. Dış yüzeyi sarımtırak renkli gödene taşı ile yapılmıştır.

Türbe sekiz köşelidir. Yukarısı da sekiz köşeli bir tambur ile çevrilmiştir. Tamburun hemen üzerinden başlayan kubbenin üzeri, kurşunla kaplanmıştır. Türbenin yan duvarlarına yapılan dikdörtgen çerçeveler, binaya daha güzel bir görünüm vermiştir.

Türbenin kapısı kuzeydedir. Kapının önüne, dört sivri kemer üzerine basan bir küçük kubbeli mekân, siperlik olarak yapılmıştır, Siperliğin önünde yer alan iki mermer sütun üzerine konulan sütun başlıkları, baklava biçiminde beyaz ve kırmızı renkli taşlarla yapılmıştır.

Türbenin iki kanatlı ahşap kapısı kuzeydedir. Kapının söveleri ve basık kemeri, koyu renk mermerden yapılmış olup girişin altındadır.

Türbe içeride de sekiz köşelidir. Türbenin sekiz köşesinden önce baklava biçimli pandantiflere, oradan da daire şeklindeki kubbe kasnağına geçilir. En yukarıda ise kurşun kaplanmış kubbe yer alır.

Türbenin doğu-batı ve güney yönlerinde birer adet ahşap penceresi varken, bu pencerelerden batı yönünde olanı, Matbah yapılırken iptal edilmiştir.

Türbenin içinde iki adet mermer sanduka bulunmaktadır. Birinci sandukada sarıklı güzel işlenilmiş bir baştaşı vardır. Sanduka Hürrem Paşaya aittir. Sandukanın dört tarafında “Hadis-i Şeriften ibarelere, “Ayet-i Kerimelere” ve “Gülistandan alınmış farsça beyitlere” yer verilmiştir.

ikinci sanduka Kanûnî’nin Ümerâlarından Hacı Bey’e (0.1553) aittir. Sandukasının üzerinde “Âyetü’l-Kursî ve ihlâs Suresi” yazılıdır.

Türbenin kitabesi arapçadır. Beyaz ve koyu mermer ile yapılmış, basık kemerin üzerindeki çerçeve içerisinde ve iki satır halindedir. Arapça kitabenin Türkçesi şöyledir:

“Bu binayı Sultan Selim Hân oğlu Sultan Süleyman Hânın-Allah ömürlerini korkusuzluk ve emniyet içinde uzun etsin- devletli günlerinde büyük vezir ve ululanmış olan ibrahim Paşa- Allah nimetlerle ikbalini uzun etsin- Hak taâlânın rahmetine muhtaç, şehit Hürrem’in ruhu için 934 yılında yaptı.”

Hürrem Paşa, İskender Paşa’nın oğludur. Karaman Beylerbeyi iken. Kayseri yakınlarında Kurşunlubeli Boğazı civarında şehit olmuştur.

Hasan Paşa Türbesi
Hasan Paşa Türbesi 768 1024 Hz. Mevlâna Dergâhı

Türbe Kıbâbü’l-Aktâb’ın güney-batı köşesinde, İhtisas Kütüphanesi’nin batı bitişiğindedir. Sekiz köşelidir. Gövdeden kubbeye onaltı köşeli tamburla geçilmektedir. Tamburun üzerinde ise kurşun kaplı kubbe yeralmaktadır.

Türbenin gövdesi yontulmuş sarımtırak renkli kalker taşı ile yapılmıştır. Bina sonradan kuzeyinden Kibâbü’l Aktâb’a, doğu yönünde de İhtisas Kütüphanesi’ne bitiştirilmiştir. Altta bir, yukarıda biri yuvarlak, birisi üzeri sivri kemer şekilli iki penceresi vardır. Diğer yöndeki pencereleri kapatılmış veya sonradan içlerine dolap yapılmıştır. Kuzey duvarı üzerindeki kapatılan penceresi, 1982-1987 yılları arasında yapılan onarımlar sırasında, sıva altı araştırmaları sırasında bulunmuştur. Pencere, Kıbâbü’l Aktâb bölümünün batı duvarı üzerindeki alçı penceresi örnek alınarak yeniden yapılmıştır. (62)

Türbenin biri batı yönünde, birisi de kuzey yönünde olmak üzere iki kapısı vardır. Batı yönündeki kapısının söveleri ve basık kemeri mermerdendir. Bu kapıda tuğla örgü ile kapatılmış iken, 2003 yılında Müze Müdürlüğü tarafından yeniden eski haline getirilmiştir. Kapının basık kemeri üzerinde çerçeve içerisinde 981 H-1573 M tarihli bir kitabesi vardır. Kitabesinin okunuşu şöyledir;

Hasan Paşa idüb rıhlet cihandan
Alem kaldırdı mülk-i câvidâne
Didi târih-i fevtin hâtif-i gayb
Ola canına cennet âşiyâne
Sene 981

Hasan Paşa Türbesinin ikinci kapısı türbenin kuzeyindedir ve Kapı Kıbâbü’l Aktâb’a açılmaktadır. Türbenin bu yöndeki alt penceresi, sonradan kapı haline getirilmiş olmalıdır. Bu kapı üzerinde kitabe yoktur. Türbenin içinde de sanduka tesbit edilememiştir.

Fatma Hatun Türbesi
Fatma Hatun Türbesi 768 1024 Hz. Mevlâna Dergâhı
Mevlânâ Müzesi ön bahçesinde, Hasan Paşa Türbesi’nin batısında, Sinan Paşa Türbesi’nin ise, kuzeyinde yer alır. Türbe sekizgen planlıdır. Sarımtırak renkli kalker taşından yapılmıştır. Binanın köşelerine yarım sütunlar yerleştirilmiştir. Üstte 16 gen kasnak üzerine oturan kubbesi kurşunla kaplıdır.

Türbenin kapısı kuzey-batıya açılır. Kapının dış çerçevesi gödene taşından, söveleri ve basık kemeri mermerden yapılmıştır. Basık kemerinde ters ve düz şekilde lale motifleri yapılırken, iki renk mermer kullanılmıştır.

Türbe içerisinde içduvarların üst kısmında, üç tanesi sivri kemerli, üç tanesi ise daire şekilli olmak üzere 6 adet duvarların üst kısmında ise dikdörtgen formlu üç adet ahşap pencere vardır.

İçeride mermerden yapılmış bir sanduka vardır. Mezar taşının baş taşına güzel bir kadın tacı islenilmiştir. Türbenin içten kubbeye geçiş üçgenlerine, madalyonlar içerisine “Allah”, “Muhammed”, “Ömer”, “Ali”, “Hüseyin”, “Hasan”, “Osman”, “Ebubekr” yazılmıştır.

Kapı kemerinin üzerindeki kitabesine göre, 994 H-1585 M yılında vefat eden Karaman Beylerbeyi Murat Paşa (Kuyucu) kızı, Fatma Hatun için yaptırılmıştır.

Mîr-i mîrân Murat Pâşâ’nın
Kıldı bir duhteri hayfâ rıhlet
Murg-ı ruhı olup uçmağa revân
Rahmet-i Hakk ‘a bulubdur vuslat
Ey Neccâmi göricek türbesini
Tab’ıma geldi o dem bir halet
Düşdi irüb feyz-i Huda târihi
Oldu merkume makâm-ı cennet
994

Eflaki Ahmet Dede Türbesi
Eflaki Ahmet Dede Türbesi 660 350 Hz. Mevlâna Dergâhı

Eflâkinin hayatı hakkında fazlaca bilgi yoktur. Kendisi Mevlevi Büyüklerinin hayat hikâyelerine yardımcı olacak maddeleri yazmış, pekçok şeylerden bahsetmiş, tarihî olayları bildirmiş, ancak eserinde kendisinden bahsetmemiştir.

Kendisinden bahseden yazarda yoktur. Kendisinden bahseden Sâkıb Dede’de gerçek dışı şeyler yazar. Yine de bu bilgilerin arasından, Ahi Natur’un oğlu olduğuna, Bedreddİn-i Tebrizi’nin öğrencisi olduğunu, heyet bilgisinin ileri olması nedeniyle Eflâkî mahlasını aldığını öğreniyoruz. Yine babası hakkındaki rivayetlerden, Eflâkînin babasının Özbek Han’ın sarayından olduğunu da anlıyoruz.

Eflâki Ulu Arif Çelebi’ye candan bağlıdır. Onun her sözünü bir hikmet, her işini bîr keramet sayar. Ulu Arif Çelebi de kendisine “Şeyh” diye hitab etmektedir. Bu hitaptan Eflâkînîn yalnızca Mesnevî-hân değil, aynı zamanda Çelebiden hilâfet aldığı da anlaşılıyor.

Eflâkinin, Mevlânâ ile arasında pek uzun yılları yoktur. Sağlığında Mevlânâ’yı görenlere ulaşmıştır Meselâ Mevlâna’yı sağlığında görenlerden, Sultan Veled’e, kızı Mutahhara Hatun’a, Ulu Arif Çelebinin annesi Fâtıma Hatun’a yetişmiştir. Bu nedenle onun kitabında naklettiği hikayelerin değeri bir kat daha artmaktadır.

Eflâkinin Menakibu’l-Ârifin adlı kitabında dili sade ve özlüdür. Kitabını 1353 yılında bitirmiştir.

Eflâkî 761 yılı Recebinin sonuncu Pazartesi günü (15. VI 1360) yılında vefat etmiş ve türbe civanına defnedilmiştir. Dergâhın doğu yönünde iç ihata duvarının bitişiğindeki Topbaş Hoca’nın evi diye bilinen yerin 1929 yılında yıkılması üzerine, burada bulunan mezar taşı, müzeye nakledilmiştir.

Mezar taşı halen “Mehmet Bey Türbesi”nin altındadır. Taştaki kitabenin tiirkçesi şöyledir;

“Allah’dır kalan. Büyük bilgin, herseyi gereğince bitip haber veren, zamanın eşsiz, asrın tek âlimi, rahmete mazhar olmuş ve suçtan örtülüp yarlığanmış olan, Arife mensup bulunan Eflâkî, yediyüz altmış bir yılı recebinin sonuncu Pazartesi günü yokluk evinden varlık yurduna göçtü. Allah onu rahmetine ulaştırsın, suçlarını yarlıgasın.”