10 Haziran 2012
2003 yılında başlanılan, Mevlana Müzesi’ndeki derviş mankenlerini yenileme çalışması tamamlandı.
İnsandan alınan vücut kalıplarıyla gerçeğinden ayırt edilemeyen Mevlana müzesindeki cansız derviş mankenleri, müzeye gelen ziyaretçilere “bunlar gerçek mi?” dedirtiyor
Konya Mevlana müzesindeki cansız derviş mankenleri, insandan alınan vücut kalıplarıyla gerçeğinden ayıt edilemiyor.
Hollywood filmlerinde kullanılan silikon malzemelerle yapılan ve insan kıllarından kaş, saç, sakal ve bıyık yapılarak çarpıcı hale getirilen derviş mankenleri ziyaretçileri adeta büyülüyor. Derviş mankenleri, müzeyi ziyaret edenlere “Bunlar gerçek mi-” dedirtiyor.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mutluhan Taş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mevlana Müzesi’ndeki derviş mankenlerini yenileme çalışmasına 2003 yılında başladıklarını söyledi.
“O dönemde yapılan heykeller daha çok vitrin mankenlerinin üzerine yapay kıllar, sakal, saç gibi şeyler yerleştirilerek yapılmıştı ve duruşlar, eller, ayaklar bize doğru gelmedi” diyen Taş, bu problemi çözebilmek için öncelikle mankenlerin sadece başlarını ve ellerini değiştirdiklerini dile getirdi.
Geçen yıl daha geniş kapsamlı bir çalışma başlattıklarını aktaran Taş, şunları kaydetti:
“Şu anda Türkiye’de gerçek anlamda hiperrealist heykeller ya mum heykel olarak ya da silikon türevli bir malzemeyle yapılıyor. Mum heykeller için de sürekli iklimlendirme gerekiyor, belli bir derecede tutmak gerekiyor ve polyester malzeme gibi darbeye maruz kalmaması gerekiyor. Bunun hem üretim maliyetinin hem de koruma maliyetinin yüksek olması nedeniyle aynı etkinin daha fazlasını verebileceğimizi bildiğimiz için silikon türevli bir model çalışması başlattık.”
-Hollywood’da kullanılan malzemelerle yapıldı-
Hollywood’da sinema teknolojisinin kullandığı malzemeleri incelediklerini anlatan Taş, “Yaratıkları, insan yüzlerini, korku filmlerinde çokça kullanılan malzemeleri araştırdık ve o malzemeleri getirttik. Onlarla çalışmaya başladık. Şu anda Mevlana Müzesi’ndeki 14 heykel manken, o malzemelerle yapılmış çalışmalar. Hepsi için farklı insanların elleri ve yüzlerinden kalıplar alındı” dedi.
Mevlana dergahında şeyh odası, katip odası, mütrip odası gibi bölümlerin bulunduğunu ve buradaki insanların Mevleviliğe gönül vermiş kimseler olduğunu dile getiren Taş, şöyle devam etti:
“Onların tasavvuf yaşantısı içerisindeki yüz hallerinin daha sakin, daha sevimli olması gerektiğini düşündüğümüz için ona uygun yüz tipleri belirledik. Mümkün olduğunca köşeli olmayan, sevimli olabileceğini düşündüğümüz insanları seçtik. Onlardan vücut, yüz ve el kalıpları aldık. Üzerine de sakal, bıyık, kirpik ve kaş dokuttuk. Şu anda yeni projemizde 2003 ve daha öncesinde yapılan 18 mankenin yine aynı malzemeyle yenilenmesi var.”
-“Bunlar galiba canlı”
Müzeye gelen ziyaretçilerin mankenleri gördüğünde “Bunlar galiba canlı, televizyondaki canlı manken bunlar, dikkatli baksan biraz sonra gözleri kıpırdayacak” diye aralarında konuştuklarını aktaran Taş, şunları kaydetti:
“Bunlar bizim için çok önemli. Demek ki hiperrealist çalışmamız etkisini göstermiş. Zaten kullandığımız gözler protez göz. O gözler normalde de doktorlar tarafından gözü olmayan insanlara takılan ‘cam göz’ dediğimiz malzemeler. Mankenlerin insanlar üzerindeki bu etkisi bizim için çok önemliydi. Heykellerimizin mum heykellerden farkı, biz onların kulağını çekip, burnunu sündürebiliyoruz. Böyle bir malzeme dayanıklı olduğu için ve sonradan da bakım gerektirmediği için daha ucuza geliyor.”
-Eski kaynaklardan yararlanıldı-
Konya Müze Müdürü Yusuf Benli de Mevlana Kalkınma Ajansı’nın (MEVKA) desteğiyle bu çalışmaların başlatıldığını belirtti.
Çalışmalar esnasında eski kaynaklardaki kayıtlardan yararlanmaya çalıştıklarına dikkati çeken Benli, “Bu odaların her birinin bazı kişilere ait olduğunu tespit ettik. Kazancı dedeye ait olan üç oda, çelebi odası, sertarik odası, türbedar odası… Bu odalar aynı zamanda dergahın yönetimini yapmış kişilere ait olan odalar. Öncelikle bunların tespitlerini yaptık. Daha sonra, Mevlana ve Mevlevilik’le ilgili çekilmiş olan bazı fotoğrafları gözden geçirdik” diye konuştu.
Odaların kimlere ait olduğu belli olanlarında tematik bir sergi oluşturmaya çalıştıklarını vurgulayan Benli, şunları ifade etti:
“Bu odaların her biri için ayrı bir çalışma hazırladık. Bunların hazırlık çalışmaları içerisinde de üniversitedeki hocalarımızın hazırlamış olduğu silikondan yapılmış, gerçek yüz ifadesi olan yüz kalıpları alındı. Bunlarla daha gerçekçi ve daha duygusal ifadeler verilmeye çalışıldı. Odalardaki dervişlerin günlük yaşamlarından kesitlerin sunulduğu görseller hazırlandı.”
Haberlerden