Kırım Gözleve Mevlevihânesi

Kırım Gözleve Mevlevihânesi

Kırım Gözleve Mevlevihânesi 338 450 Hz. Mevlâna Dergâhı

Kırım Gözleve Mevlevihânesi

Ukranya’nın Kırım Muhtar Cumhuriyeti’nin Gözleve şehrinde Eski odun pazarı semtindedir. Mevlevihane ve camii aynı avlu içinde yer alır.

Semahane kiremit çatılı bir binadır. 1944 yılında Stalin döneminde bombalan minare yıkık vaziyettedir.

Semahaneye girdiğinizde en çok dikkatinizi çekecek olan şey derviş hücrelerinin direkt semahaneye açılıyor olmasıdır. Kubbeli bir yapı olan semahane de mıtrıban mahfili de bulunmamaktadır.

Semahanenin kemer formlu pencerelerindeki vitraylar yakın zamana ait.

Semahanenin içerisinde bulunan rahlelerden burasının tıpkı eskiden olduğu gibi şimdide insan eğitiminde kullanılan bir mekan olduğu anlıyoruz.

Bahçeyi gezmeye başladığımızda geçmişte tahrip edilen ve son yıllarda yeniden yapılan Mevlevihane’nin banisine ait olduğu söylenen bir mezarla ve su kuyusu ile karşılaşıyoruz.

Mevlevi tekkesi 15. yüzyıl yapısıdır. Ayrıca tarihi ve arkeolojik bulgular ile 1830 yılında burayı ziyaret eden bir Alman seyyahta caminin adının Cuma camii olduğunu zikretmektedir.


Kırım Gözleve Mevlevihânesi

Kırım Tatarların deyişiyle Kezlev’in Rusçası ise Yevpatoria’dır. Başkent Akmescit’e 65 km. mesafededir. Kırım Mevlevîhanesi bu şehirdedir. Gözleve Kırım’da Osmanlı etkisinin en yoğun olduğu şehirdir. Bir Türk Kavmi olan Musevi Karaimler burada yaşamaktadır. Bunlara ait birde sinagog vardır. Gözleve aynı zamanda Kırımlı meşhur şair – ozan Aşık Ömer’in de doğduğu yer olarak bilinir. Evliya Çelebi’ye göre şehrin ismi, buraya kurulan “Gözlü Ev” adlı bir Tatar köyünden gelmektedir. Nüfusu yaklaşık 115 bin civarındadır. Han Camii’nin yakınında bir de 16. yüzyılda inşa edilen çifte hamam vardır. Hamam viran haldedir. Gözleve, Kırım’ın en önemli kara, demiryolu ve denizyolu kavşak noktalarından ve aynı zamanda Rusya ve Ukrayna’nın en önemli ihraç limanlarından biri konumundadır. Meşhur şifalı çamur banyolarının bulunduğu turizm merkezlerinden birisidir. Ayrıca özellikle çocukların tedavi edildiği pek çok sağlık merkezi (sanatoryum) vardır. Bu tesislerde özellikle çocuk hastalıkları ve göğüs hastalıkları tedavi edilmektedir. Yunus balıkları ile çocukların tedavi edildiği merkezlere dünyanın dört bir yanından hastalar gelmektedir.

Mevlevîhane, Han Camii’nin yakınında, surların içinde eski Odunpazarı semti’ndedir. Mevlevîhane hakkında pek tatmin edici bilgi yoktur. Derviş Tekkesi, Cuma Camii, Aziz Baba Mevlevî Tekkesi olarakta bilinir. Tekkenin 16. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir. Elife Hanım’ın anlattığına göre 2. Yekaterina zamanında mevlevîhaneyi tahrip eden Ruslar, Mevlevî dervişlerini de idam etmişler. Mevlevîhane 1944 sürgünü sırasındada Rus uçakları tarafından bombalanmış. Cami ve tekkenin restorasyonu sırasında avlu içerisindeki kuyuda Müslümanlara ait yüzlerce iskeletin bulunması da bu anlatılanları doğrular mahiyettedir. Mevlevîhaneden günümüze sadece yıkık bir cami ve semahane ulaşmıştır. Semahane oldukça sağlamdır ve şu anda eğitim amaçlı olarak kullanılmaktadır. Mevlevîhaneye ait bir su kuyusu, bazı mezar taşları ve birde kime ait olduğu bilinmeyen mezar mevcuttur. Cami harap vaziyettedir. Sadece dört duvarı ve yarım minaresi ayakta kalmıştır. Çatısı içine göçmüştür. Semahane muntazam taştan inşa edilmiştir. İçten ve dıştan kare planlıdır. Semahane içerisinde 20 gözden oluşan derviş hücreleri sıralanır. Derviş hücreleri farklı büyüklüktedir. Semahanenin batı cephesinde tek girişi vardır. Semahane 1996 yılında restore edilirken tuzlu kum kullanıldığı için bir müddet sonra duvarlardaki sıvalar toz halinde dökülmektedir. Daha sonra başlayan ikinci restorasyon ise kaynak yetersizliğinden ağır ilerlemektedir.

Mevlevîhanenin arsasına inşa edilen yeni bir bina Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır. Semahane ve caminin batısında yer alan bina yakın bir zaman önce inşa edilmiştir. Su kuyusu bu bina ile cami arasındadır. Mevlevîhane, etrafı duvarlarla çevrili geniş bir arazi içerisindedir. Batıdaki cümle kapısının üzerinde Kırım Hanlığı’nın simgesi vardır. Bu binaların korunması ve Etnografya Müzesi’ne dönüştürülmesi büyük oranda Elife Hanım ve Onun gibi şuurlu Kırımlı kardeşlerimiz sayesinde gerçekleşmiştir. Etnografya Müzesi aynı zamanda Kırımlı Müslüman kardeşlerimize bir halk eğitim merkezi gibi hizmet vermektedir. Burada Elife Hanım gözetiminde el işleri, güzel sanatlar, Kuran-ı Kerim kursları düzenlenmektedir. Müzede sergilenen eşyalar Kırım bölgesinden toplanan kıymetli etnografik eserler ve Rus zulmünü belgeleyen fotoğraflardan oluşmaktadır. Mevlevîhanenin bahçesi çok bakımlı ve mamurdur. Ayrıca Etnografya Müzesi’nin ana kapısından giriverince sağ duvara bitişik bir çeşme yapılmıştır. Bu çeşme Gözleve ile kardeş şehir olan Silifke Belediyesi tarafından yaptırılmıştır.

Gözleve’de Osmanlı döneminden kalma en önemli eser ise Han Camii’dir. Kırım Hanı 1. Devlet Giray Han’ın Moskova’ya düzenlediği seferden zaferle dönmesinin şerefine 1552 yılında Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Cami 1830 depreminde ciddi biçimde hasar görmüş ve iki minaresi yıkılmıştır. II. Dünya Savaşı’nda Alman işgal kuvvetleri tarafından cami ve minareleri tamir edilmiştir. 1944 sürgününden sonra domuz ahırı olarak kullanılan cami, daha sonra yine Komünist yönetim tarafından 1970 yılında propaganda amacıyla tamir ettirilmiştir. Bu tamirden sonra cami “Ateizm Müzesi” olarak kullanılmıştır. 1991 yılında Kırım Tatarları tarafından geri alınarak yeniden ibadete açılmıştır.

KAYNAKÇA

KARPUZ, Haşim – DIVARCI, İbrahim – KUŞ, Ahmet – ŞİMŞEK, Feyzi, Dünya Mevlevîhaneleri Fotoğraf Albümü, Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları, İstanbul, 2006, s. 240 – 253

YAVUZ, Umut, “Balkan İzlenimleri 4 – Türkiye Kırım’da Söz Sahibi Olmalı”, Yeni Asya, 27 Ocak 2007, s. 15

Kırımın Sesi Gazetesi


Gözleve Mevlevîhânesi:

Karadeniz’in kuzeyinde, en uzaklardaki mevlevîhânelerden biriside Ukrayna’nın Kırım Özerk Cumhuriyetindeki Gözleve – Yevpatoria’da kurulmuştur. Surların dışında, Eski Odun pazarı semtinde bir camii ile aynı alan içerisindedir.

Mevlevîhânenin tarihi hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Bazı kay­naklarda geçen Aziz Arap Baba’nın kimliği ve tekke ile ilişkisi de meçhul­dür. Rus mimarlık tarihçileri cami ve tekkenin mimari özellikleri üzerinde durmuşlardır.

Tekkenin hemen yakınında harap bir cami bulunmaktadır. Son yıllarda burada birde müze ve eğitim merkezi yapılmıştır.

Tekkenin yakınındaki cami harap durumdadır. Kırma çatılı olduğu sa­nılan yapının duvarlarının bir kısmı ile mihrabı da ayakta kalmıştır. Yapıyı 18-19. yüzyıla tarihleyebiliriz. Bu caminin tekkeye ait olup olmadığım bil­miyoruz.

Mevlevîhâne muntazam taş işçiliği göstermekte, içten ve dıştan kare plânlı olup, dış köşeleri pahlıdır. İçte avlunun etrafında derviş hücreleri bulunmaktadır. Ana girişi batı cephededir. Derviş hücreleri farklı büyük­lüktedir. Yan yüzlerde alt sırada ve üst sırada avluyu aydınlatan dikdört­gen formlu sivri kemerli pencereler bulunmaktadır. Merkezi büyük kubbe içten pandantiflere, dıştan yüksek bir kasnak ve piramidal bir çatıya sahip­tir.

Yapının tarihi gibi müştemilatı hakkında da bilgimiz yoktur. Mevcut hücreleri derviş hücresi, avluyu da semâhâne olarak tanımlayabiliriz.

Mimari özelliklerinden dolayı mevlevihâneyi 17. yüzyıla tarihleyebili­riz. Bazı Rus araştırmacılar bu yapının Gözleve Han Camisi gibi Mimar Sinan tarafından yapılmış olabileceğini belirtirler. Katkıları için Prof. Dr. Bozkurt Ersoy’a teşekkür ediyorum.

Haşim Karpuz: BALKANLAR’DAKİ MEVLEVÎHÂNELERDEN
GÜNÜMÜZE KALANLAR