Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin 2012 Kültürel Etkinlikleri çerçevesinde bu hafta Türkiye’de bulunan Mevlevihaneler konuşuldu.
Hz. Mevlâna’nın Konya’ya geliş yıldönümü dolayısıyla Konya İl Halk Kütüphanesi’nde düzenlenen konferansta Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, “Günümüzdeki Türkiye Mevlevîhâneleri” konulu bir sunum yaptı. Şimşekler “Bugün Mevlevîhanesiz Mevlevîler ve Mevlevîsiz Mevlevîhanelerle karşı karşıyayız. Dolaştığımız bütün Mevlevîhaneler Mevlevîsiz ve amacı dışında kullanılıyor. Ortalıkta da kendisine Mevlevî denilen bir sürü insan dolaşıyor ve bunların da Mevlevîhaneleri yok” dedi. Düzenlenen konferansa Hz. Mevlana’nın 22. Kuşak Torunu Esin Çelebi’nin yanı sıra, Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ahmet Köseoğlu, Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu, Aydınlar Ocağı Konya Şube Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, İl halk Kütüphanesi Müdürü Hasan Coşar, akademisyenler, yazarlar ve çok sayıda kişi katıldı.
MEVLEVİLİK YANLIŞ ANLATILIYOR
Sunumunu Doç. Dr. Ali Temizel, Yrd. Doç. Dr. Semra Tunç, Yrd. Doç. Dr. Hakan Koyuncu, Uzm. Salim Eker, Proje Sorumlusu Nilgün Yamaner ve Uzm. Selmal Karadağ ile birlikte gerçekleştiren Şimşekler, Türkiye’nin birçok ilinde Mevlevihane’lerin olduğunu ve bunların içinde en önemli olanının ise Afyon-Karahisar’da bulunan Mevlevihane olduğunu belirtti.
Hazreti Mevlana’nın ve Mevleviliğin çok yanlış anlatıldığını vurgulayan Şimşekler, “Bildiğiniz gibi Mevlevilikte çilehane denilen bir hücre bulunur. Fakat anlatılanların aksine sadece 21 gün bu çilehanede kalınır. Ama öyle bir anlatılıyor ki: Günlerce, aylarca sanki bir odaya kapanıyormuş, aşırıya kaçılıyormuş. İslam dini aşırılığa karşıdır ve kesinlikle böyle bir şey yoktur” dedi.
YOZLAŞMANIN ÖNÜNE GEÇİLMELİDİR
Yeni derviş olacak kişilerin öncelikle okuma yazması olup olmadığına bakıldığına dikkat çekerek sözlerine devam eden Şimşekler, “Eğer okuma yazması yoksa önce bu kişiye okuma yazma öğretilir ve daha sonra eğitimler Kur’an-ı Kerim, Hadis-i Şerif ve Mesnevi-i Şerif öğretilerek devam eder. Afyon-Karahisar’da bulunan Mevlevihane de Konya’dan sonra en çok Mevlevi (Derviş) yetiştiren yerdir. Ama çeşitli yozlaşmalar burada olduğu gibi orada da yavaş yavaş baş göstermeye başlamış. Yerel yönetimlerin ve il kültür müdürlüklerinin birbiriyle ortak çalışma yaparak bu yozlaşmanın önüne geçmesi gerekiyor” diye konuştu.
KUR’AN VE HADİSE ÖNCELİĞİN SEBEBİ…
Hazreti Mevlâna’nın eserleri ve bu eserlerinde işlediği konuların geçmiş dönemlerde olduğu gibi günümüz dünya insanları için de önemli mesajlar ve nasihatler içerdiğini dile getiren Nuri Şimşekler, “800 yıla yakın bir zaman dilimini kapsayan bu fikirler, günümüzde dahi güncelliğini korumakta ve hattâ daha yeni keşfedilmekte, bu husus da onun sadece dönemine hitap eden bir düşünür değil, çağlar boyunca muhatap bulabilen bir fikir adamı olduğunu göstermektedir. Bu yüzden Mevlevihalerin giderek yaygınlaşması bundan ileri gelir. Şüphesiz Mevlâna’nın bu düşünceleri ‘Ben yaşadığım müddetçe Kur’ân’ın kölesi; Hz. Muhammed’in yolunun tozuyum…’ düsturunca Kur’ân-ı Kerîm’den ve Hadis-i şerîflerden alınarak kendi örneklemeleriyle sunulmaktadır. Hâl böyle olunca da Mevlâna’nın fikirlerini anlayabilmek için Âyet ve Hadislere vakıf olmak ve Mevlâna’nın fikir dünyasını İslâmiyet’in daha kolay anlaşılabilmesi için bir araç olduğunu iyi tahlil etmek gerekmektedir. Özellikle dervişlikte önce Kur’an sonra da Hadis öğretilmesi Mevlevihanelerde gelenekselleşmiştir” ifadelerini kullandı.