Hâmûşân

Hâmûşân

Hâmûşân 1024 768 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevleviler ölene “Göçtü-göçündü”, “hâmûş oldu”, mezarlıklara susanlar vurdu ve susanlar anlamına gelen “Hâmûşân”, “Hâmûşhâne”, cenazeyi defnetmeye de “sırlamak” derlerdi.

Dergâhların etrafında genellikte “Hâmûşân veya hâmûşhâneler” yer alırdı. Buralara Mevlânâ’nın soyundan gelenler, dedeler ile mübtedîler defnedilirdi (sırlanırdı).

Huzur-i Pîr ve Kibâbü’l-Aktâb denilen Mevlânâ’nın Türbesi’nin içi olduğu gibi, türbesinin çevresi de mezarlık yani “Hâmûşhâne” idi. Dergâhın güneyinde ve batısında bulunan hâmüşhâneleri, elde bulunan eski fotoğraflardan da tesbit edebiliyoruz. Ancak nedense dergâhın doğusundan ve kuzeyinden çekilmiş elimizde hiç fotoğraf bulunmamaktadır. Bu bölümlerinde hâmûşâne olduğunu, eski planlardan anlıyoruz. Eski planlarda bu bölümlerin üzerlerine hâmûşân yazılmış. Dergâhın kuzeyindeki bir bölümün üzerine de ‘Valideler Mezarlığı” diye yazılmış. Yine bizim Neyzen Selâmı Bertuğ’dan Öğrendiğimize göre, Dergâhın önündeki bir bölümde “Neyzenler Mezarlığı”dır. Demek ki dergâhtaki bir bölüm “Ölen Neyzenlerin”, bir bölümde “Ölen Validelerin” defni için ayrılmış bölümlerdir.

Ölüm Mevlevilerce “Dostun, dosta kavuşması, vuslata engel olan gömleğin çıkarılması ve bir ülkeden bir ülkeye göçtür”. Öyle ise ölüm günü vuslat günüdür. Bu günde ney çalmak, semâ etmek ve eğlenmek gerekirdi. Bu düşünce Mevlâna’dan, hele Kuyumcu Selâhaddin’den sonra daha rağbet görmüş, cenazeler ney, tef ve kudüm sesleri eştiğinde götürülmeye ve semâ edilerek gömülmeye başlanılmıştır.

Mevlevi Şeyhleri matbahta, Ateşbâz-ı Velî Makamı denilen yerde ney ve kudüm sesleri eşliğinde yıkandırdı. Cenazeler sırlanmaya ism-i Celâl okunarak götürülürdü. Cenazeler tabuta konulduktan sonra, tabutun üzerine şeyhin hırkası serilir, sikkeleri de tabutun başına konuluyordu. Dedenin cenazesi kabre konulunca, bu defa dedenin hırkası üzerine örtülür, sikkesi başına giydirilir, sonra da hilâfetnâmesi kıble tarafına, yani cenazenin sağ tarafına konuluyordu.

Definden sonra, cenazeye gelenler kabrin etrafında halka olurlar, önce Kur’ân, sonra da beş dakika kadar ism-i Celâl okunuyordu, ism-i Celâl’in okunması tamamlanınca, Mevlevilerin içlerinden birisi şu gül-bâng ‘i okurdu;

“Vakt-i şerif hayrola; hayırlar fethola;
Derviş……………merhum, garka-i gariyk-ı

Yezdan, hâcesi hoşnûd ola;
Dem-İ Hazret-i Mevlana, sırr-ı Şems-i Tebrizi

Kerem-i İmâm-ı Ali, Hû diyelim, “Hûûû ” denilirdi ve daha sonra kabirden dönülürdü.

Bilindiği gibi Mevlânâ’nın babası Sultânü’l-Ûlemâ Bahaeddin Veled 12 Ocak 1231 tarihinde vefat etti ve gül bahçesindeki bugünkü yerine defnedildi. Tekke ve zaviyeler kanunu çıkıp, Mevlânâ Dergâhının Müze yapılmak üzere teslim alındığı tarih ise 11 Eylül 1926’dır. Dergâha müze olarak teslim alındığı tarihe kadar defin yapıldığını düşünürsek, bu alana 695 yıl 7 ay 29 gün defin yapıldı demektir. İslâmiyette bir mezara birden fazla da defin yapılabildiğini de göz önüne alırsak, aradan geçen bunca süre içerisinde dergâhın içinde ve dışında bulunan mezarlıklara, kaç defin yapıldığını tahmin dahi edemeyiz. Müzenin ilk ihata duvarı içerisinde kalan 6500 m2’lik alanın içinde kalan Semahanede, 1996 yılında yapılan araştırma kazısı sırasında iki sıra halinde 8 mezarın çıktığını, 1986 yılında müze avlusundaki mermerlerin yenilenmesi sırasında Hürrem Paşa Türbesi’nin doğu bitişiğinde birkaç tane mezara rastlanıldığını göz önüne alırsak, “Bu alan tamamen mezarlıkmış. Yeni bir bina yapılacağı veya bir bina büyültüleceği zaman, mezarlar nakil bile edilmemiş, mezarların üzerine ya yeni bina yapılmış, veya olan binalar ihtiyaca göre büyütülmüş” diyebiliriz.

1960 ile 1982 tarihleri arasında müzenin doğu ve kuzeyinde yer alan 12 dönümlük alan Kültür Bakanlığı tarafından istimlak edilmiş, ihale duvarı içine alınarak Mevlânâ Müzesi bahçesine ilave edilmiştir. Yeni bahçede ayrı ayrı yerlerde Eflâk’i’nin ve Tuzcu Baba’nın Türbeleri vardır. Zaman zaman bahçede yapılması gereken kazılarda da, ayrı ayrı yerlerde yığın halinde İnsan kemik parçalarına rastlanılmıştır. Bu buluntulardan yola çıkarak, “En azından bu 12 dönümlük alanında mezarlık olması oldukça kuvvetli ihtimal dahilindedir” diye düşünebiliriz.