Derviş Hücreleri

Derviş Hücreleri

Derviş Hücreleri 1024 680 Hz. Mevlâna Dergâhı

Derviş yoksul anlamına gelir. Tarikatlara girenlere Derviş, hücre sahibi olanlara ise “Hücre-nişîn” , “Hücre Güzin” ve “Dede’ denilir.

Dervişân Kapısı’ndan (Cümle Kapısı) sonra, iki küçük kubbeli bir geçiş mekânına, oradan da ön bahçeye geçilir.

Mevlâna Müzesi’nin batısında ve kuzeyinde yer alan ters L şeklindeki derviş hücreleri, III. Murat tarafından 992/1584 yılında inşa ettirilmiştir. Derviş hücreleri Mevlevi dervişlerinin, Matbah-ı Şerif’te 1001 günlük hizmetlerini tamamladıktan sonra ikamet ettikleri odalardır. Her odada iki dervişin kaldığı bilinmektedir. Derviş hücrelerinin bir kısmı da çelebi ve aşçıbaşı odası olarak kullanılmıştır.

Dervişan Kapısı’nın iki yanında sıralanan derviş hücrelerinin sayısı on yedidir. Selimiye Camii avlusuna açılan Dervişan Kapısı ile Çelebi Dairesi’ne açılan ismini belirleyemediğimiz giriş bölümüyle beraber tüm hücrelerin üzeri kurşunla kaplanmıştır. Hücrelerle aynı büyüklükte yapılmış olan iki girişle birlikte derviş hücrelerinde on dokuz adet kubbe bulunmaktadır.

Hücrelerin tamamı tek kubbelidir. Her hücrede bir ocak (şömine) dolap, sedir, mangal ve bazı dergâh eşyaları ile dışarıya ve koridora bakan birer ahşap penceresi ve yine revaklı koridora açılan bir kapısı vardır.

Bu hücreler 1001 gün çilesini tamamlayan dedelere verilirdi ve kendilerine “Hücre nişin”, ‘Hücre güzîn” ve “Dede” denilirdi.

Hücrelerden girişin güneyinde yer alan dördü, halen bilet gişesi ve idarî bürolar olarak kullanmaktadır. Eskiden bu hücrelerden üçü “Aşçı başı”, “Türbedâr” ve “Tarikatçı başı” hücresi olarak kullanılıyordu.

Hücrelerin yıkılmadan orijinal haliyle bırakılan ikisi de kütüphane olarak kullanılmaktadır. Bu kütüphanelerden birinde Mevlânâ Müzesinde Müdür, Kültür Bakanlığında Müzeler Genel Müdürü ve Müsteşar olarak görev yapan Mehmet Önder’in, bir diğerinde de Mevlânâ ve Mevlevîlikte ilgili yazdığı kitaplarla tanınan üstad Abdülbakî Gölpınarlı’nın Mevlânâ Müzesi’ne bağışladıkları kitaplar muhafaza edilmektedir.

Dervişan Kapısı’nın üzerinde II. Mahmut’a ait tuğra ile III. Murat’a ait yapım kitabesi bulunmaktadır. Kapının ahşap taç örtüsünün alınlığında ise Mevleviliğin sembolü olan destarlı Mevlevi sikkesi yer almaktadır.

Derviş hücrelerinin yapım kitabesinde:

Şehi Sultân Murâd Han ibn-i Selîm Han
Yapub bu hanikâhı ordu bünyâd

Olalar Mevlevîler bunda sâkin
Okuna her seher vird ola irşâd

Görüb dil bu binâyı didi târîh
Büyût-i cennet-âsâ oldu âbâd 992

kıtası yazılıdır.

Hücrelerin önünde bir revak bulunurken, kubbe aralarında üzeri kurşunla kaplanmış bacalar vardır. Hücrelerin dışa bakan yönünde demir parmaklıklı birer pencere ile avluya bakan bir kapı ve penceresi vardır. Hücrelerin içinde ısınma aracı olarak kullanılan ocakla sedir ve dolaplar yer almaktadır.

İlk müze müdürü Yusuf Akyurt tarafından 1927 yılında çizilen Mevlâna Müzesi’nin dergâh dönemindeki planında derviş hücrelerine “dedegân hücreleri” denilmektedir. Çelebi Dairesi tarafındaki son iki hücrenin dışa bakan pencereleri sağır gösterilmiştir. Bu iki hücrenin önüne Rumeli Bekâr Mektebi yapıldığı için dışa bakan pencereleri planda kapalı gösterilmiştir. Ayrıca günümüze gelememiş olan Mevlevihane’nin abdesthane kısmına geçişin derviş hücrelerinin kuzey tarafındaki Çelebi Dairesi önüne açılan girişten yapıldığı planda belirtilmiştir.

1928 yılında derviş hücrelerinin dördü dışındakilerin araları açılarak koridora dönüştürülmüş; revaklar camekânlı hâle getirilmiştir. Dervişan Kapısı’nın batısındaki iki oda şeyh odası ve derviş odası olarak düzenlenmiş, araları açılan hücrelerde ise arkeolojik eserler teşhir edilmiştir. 1954 yılında yapılan yeni düzenlemede, hücrelerin koridora açılan pencerelerinin vitrinlerinde pazarcı maşası, keşkül, mütteka, teber, posta çantası, Mevlâna minyatürlü levha ile divit ve hokkalar, koridorun ikinci kısmında yer alan vitrinlerde Osmanlı Dönemine ait Bursa işi çatma ve kemha kumaşlar ile kadın elbiseleri sergilenmiştir. Çelebiyan Kapısı’na doğru olan son iki hücrede Mehmet Önder ve Abdülbaki Gölpınarlı kütüphaneleri bulunmaktaydı. Derviş hücrelerinden Dervişan Kapısı’nın doğusunda yer alan dört hücre müze müdürlüğü tarafında idari bölümler ve bilet gişesi olarak kullanılmıştır. Ayrıca ziyaretçilerin bilgilendirilmesi için sinevizyon salonu düzenlenmiştir.

2009-2010 yılında derviş hücrelerinde gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarıyla, hücreler dergâh döneminde kullanılan konumuna getirilmiş; teşhir ve tanzim çalışmalarından sonra da odalar ziyarete açılmıştır.