Selanik Mevlevîhanesi
Mevlevihane Selanik şehrini çevreleyen surların dışında Yenikapı (Letaia Kapısı) olarak bilinen mevkide 1615 senesinde inşa edilmiştir. İlk şeyhi Karamanlı Abdülkerim Dedemdir. Abdülkerim Dede vefat edince dergâha defnedilir ve yerine kendisinin yetiştirdiği Manisalı Ramazan Dede geçer. Ancak Ramazan Dede’nin bir süre sonra bilinmeyen bir sebeple ayrılarak Siroza gittiği ve orada yeni bir mevlevîhane kurduğu görülür.
Evliya Çelebi Seyahatnamede Selanik Mevlevîhanesi üe ilgili olarak “Yenikapı haricinde kale duvarına bitişik inşa edilen Mevlevihane’den bakıldığında bütün Akdeniz’in ayaklar altında olduğu görülür. Hatta bütün fukara hücrelerinin pencereleri dahi denize nazırdır. Demir kapılarla çevrili geniş meydanın ortasında bulunan semahanenin çok güzel oymalı nakışlarla süslü bir kubbesi vardır ki neccarlarm pîri Habib-i Neccar bile bu kadar süslü bir kubbe yapamaz. Mâni ve Haşan ve Bihzâd ve Ağa Rıza ve Şahkulu ve Erjeng isimli meşhur nakkaşlar bile bu kubbenin bir kalemini çekmeden aciz kalır. Semahane etrafında bulunan ahşap sütunlar da başka bir hangâhda yoktur. Mihrap ve kürsüdeki süslemeler ancak Budin serhaddinde Estergon kafasının minber ve mahfilinde ola. Çık kıymetli avizeler ile bezenmiş olan tekkede sıkıntı olmayıp mutfağında bolluk vardır. ıoo kadar dede Kur’an tilavet eder, diğer tekkelerin fukaralarının da katılımıyla ayinler yapılır.” diyerek hayranlığını ifade etmiştir.
Selanik Mevlevîhanesi geniş bir bahçe içerisinde ve yüksek duvarlarla çevrili olup giriş, doğu tarafından ve iki tarafında türbelerin bulunduğu hazireden sağlanmaktadır. Gelenek üzere hazirenin dış tarafa bakan duvarları demir parmaklıklarla çevrilidir. Burada bulunan türbelerin birisi sekizgen diğeri kare planlı olup kare planlı türbenin bir köşesinde de sebil yer almaktadır. Güneye yani denize bakan cephede iki katlı semahane yer almaktadır. Semahanenin mukarnas başlıklı sütunlarla taşman ahşap ve geniş saçaklara sahip zarif bir verandası bulunmaktadır. Verandanın sağ tarafında derviş hücreleri ve bitişiğinde ise imaret yer almaktadır. Bu yapıların arkasında bir avlu ve ortasında sekizgen planlı ve güzel bir kubbesi bulunan bir sebil vardır. Bu avlunun etrafında Mevlevihane’nin haremine ait odalarla, mutfak veya kiler olarak kullanılan yerler ile misafirlerin geceledikleri bölümler bulunur.
Avlunun bir kenarında (doğudaki hazirenin istinat duvarına bitişik olmak üzere) Mevlevihane’nin camisi yer almaktadır. Dikdörtgen planlı iki sıra pencereye sahip olan caminin tek şerefeli bir minaresi bulunmaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğünde bulunan hayrat ve müberratı gösteren defterde 88. sırada Selanik Mevlevîhanesi’ne ilişkin bilgiler yer almaktadır. Banisi Ekmekçizâde Ahmed Paşa olan Mevlevi dergâhının semahane, cami, kabristan, derviş odaları ve sarı mermerden yapılmış bir şadırvandan oluştuğu bilgisi verilmektedir. 22 bin metre genişliğinde bir araziye konumlanmış dergâhın sınırları ise “Mevlevihane Mahallesinde üç tarafı namazgah isimli dağın etekleri ve bir tarafı cadde ile çınar ve çeşmeli arsa ve bir tarafı Mevlevihane’ye dâhil olan sebze bahçesi” olarak verilmiş ayrıca “küçük evkaf’ kaydı düşülmüştür.
Selanik Mevlevîhanesi’nin tamiratına ilişkin bir belgeden de Mevlevihane’nin bölümlerini ve durumlarını tespit etmek mümkündür. Mevlevihane’nin çok kalabalık ve harap durumda olması dolayısıyla Said Ağa tarafından yapılan keşif sonrası hazırlanan keşifnamede cami, türbe, şeyh dairesi, dedegân hücreleri, misafir odaları ve tuvaletlerin yıkılarak yeniden inşası, ayrıca yeni hazirenin dış tarafa bakan duvarları demir parmaklıklarla çevrilidir. Burada bulunan türbelerin birisi sekizgen diğeri kare planlı olup kare planlı türbenin bir köşesinde de sebil yer almaktadır. Güneye yani denize bakan cephede iki katlı semahane yer almaktadır. Semahanenin mukarnas başlıklı sütunlarla taşman ahşap ve geniş saçaklara sahip zarif bir verandası bulunmaktadır. Verandanın sağ tarafında derviş hücreleri ve bitişiğinde ise imaret yer almaktadır. Bu yapıların arkasında bir avlu ve ortasında sekizgen planlı ve güzel bir kubbesi bulunan bir sebil vardır. Bu avlunun etrafında Mevlevihane’nin haremine ait odalarla, mutfak veya kiler olarak kullanılan yerler ile misafirlerin geceledikleri bölümler bulunur.
Avlunun bir kenarında (doğudaki hazirenin istinat duvarına bitişik olmak üzere) Mevlevihane’nin camisi yer almaktadır. Dikdörtgen planlı iki sıra pencereye sahip olan caminin tek şerefeli bir minaresi bulunmaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğünde bulunan hayrat ve müberratı gösteren defterde 88. sırada Selanik Mevlevîhanesi’ne ilişkin bilgiler yer almaktadır. Banisi Ekmekçizâde Ahmed Paşa olan Mevlevi dergâhının semahane, cami, kabristan, derviş odaları ve sarı mermerden yapılmış bir şadırvandan oluştuğu bilgisi verilmektedir. 22 bin metre genişliğinde bir araziye konumlanmış dergâhın sınırları ise “Mevlevihane Mahallesinde üç tarafı namazgah isimli dağın etekleri ve bir tarafı cadde ile çınar ve çeşmeli arsa ve bir tarafı Mevlevihane’ye dâhil olan sebze bahçesi” olarak verilmiş ayrıca “küçük evkaf’ kaydı düşülmüştür.
Selanik Mevlevîhanesi’nin tamiratına ilişkin bir belgeden de Mevlevihane’nin bölümlerini ve durumlarını tespit etmek mümkündür. Mevlevihane’nin çok kalabalık ve harap durumda olması dolayısıyla Said Ağa tarafından yapılan keşif sonrası hazırlanan keşifnamede cami, türbe, şeyh dairesi, dedegân hücreleri, misafir odaları ve tuvaletlerin yıkılarak yeniden inşası, ayrıca yeni bir hane ve taamhane ile yeni bir su mecrası yapılması için 300 bin kuruş masraf çıkarılmıştır. Bu ilk keşiften sonra önem derecesine dikkat edilerek daha ayrıntılı bir keşif yapılması kararlaştırılmıştır. İkinci keşifte minare, şadırvan, misafir odaları, matbah, kilâr, köşk ve bahçe duvarlarının tamiratının yeterli olacağı ancak cami, semahane, türbe, dedegân hücreleri ve şeyh odasının bitişiğindeki misafir odasının ve tuvaletlerin ilk keşifte de belirtildiği gibi yıkılarak tekrar yapılması kararlaştırılmıştır. Bu tespitlerden sonra 199.500 kuruş masraf öngörülmüştür.
Evliya Çelebinin verdiği bilgilerden ve tamirata ilişkin cetvellerden (kapı ve pencere süvelerine pembe foça taşı kullanılması vb.) Mevlevihane’nin işçiliğine önem verilen güzel ve özenli bir bina olduğu sonucunu çıkarmak mümkündür.
Bütün bu zorluklara rağmen işlevine XX. yüzyılda, da devam etmeye çalışan Mevlevihane Selanik’in elden çıkışı ile öksüz kalmıştır. 1917’de evsiz kalan Yahudilere, mübadele döneminde de bir süre Yunanlı göçmenlere ev sahipliği yapmıştır. 1920’li yılların onlarına doğru harap olan bölümleri de tamamen yıkılarak ortadan kaldırılan Mevlevihane’nin yerinde bugün büyük bir park bulunmaktadır.