Mescid Bölümü

Mescid Bölümü

Mescid Bölümü 1022 1024 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlânâ Dergâhı’nın Mescidi, Semahane ile birlikte XVI.yy da yapılmıştır. Mescidin doğusunda Semahane, güneyinde Huzur-ı Pîr (Horasan Erleri), kuzeyinde Valideler Mezarlığı, batısında ise Son Cemaat Mahalli yer alır.

MESCİD kelime olarak “secde edilen yer manasına gelir.”

Caminin küçüğüdür diyenler varsa da, mescidlerde Minber olmadığı için Cuma Namazları kılınamaz. Bu nedenle Mescidi, “Kurum, kuruluş, mahalle, köy veya askeri birliklerde bulunan az sayıdaki müslüman cemaatin ibadet etmeleri için, çoğunlukla da ahşaptan yapılan ibadethanelerdir.” diye tarif edebiliriz.

Bir ibadethaneye minber ilave edilip camiye dönüştürülmesi, geçmişte padişahlık makamının iznine tabi idi. Bu izni almakda oldukça zordu. Örnek verirsek, 13. y.y. da, Selçuklular zamanında, Konya’da 300 adet mescide karşılık, yalnızca 7 adet cami vardı.

Mevlânâ Dergâhı’nın Mescidi, Semahane ile birlikte XVI.yy da yapılmıştır. Mescidin doğusunda Semahane, güneyinde Huzur-ı Pîr (Horasan Erleri), kuzeyinde Valideler Mezarlığı, batısında ise Son Cemaat Mahalli yer alır.

Son Cemaat Mahalli dört küçük kubbeden oluşur Bu dört küçük kubbenin, güney ve kuzeyindeki bitim noktaları, kesme taş duvarlarla kapatılmıştır Batı yönünde üç mermer sütun üzerinde, kesme taş ile yapılmış dört adet kemer yer almaktadır. Bu küçük kubbelerden güneyde yer alanı, sonradan bölünerek bir odaya dönüştürülmüş ve odaya Tilâvet Odası işlevi verilmiştir.

Son Cemaat Mahallini oluşturan duvar ve kemer taşlarının incelenmesinden anlaşıldığına göre, Son Cemaat Mahalli Tilâvet Odası ile birlikte, ancak Mescid ve Huzur-ı Pîr bölümlerinden ayrı bir zamanda yapılmış olmalıdır. Her ne kadar ikinci kemerin üzerinde ( Sene I Muharrem 1307), üçüncü küçük kubbenin içinden geçen tek şerefeli mescid minaresinin bedeninde ise, (1337 Rebîü’l-evvel) tarihleri varsa da, bu tarihler yapımla alakalı değil, minarenin ve son Cemaat Mahalli’nin tamirleri ile alakalı kitabelerdir.

Son Cemaat Mahalli’ni oluşturan üç küçük kubbe ve kemerden ikisinin altlarına gelen alanlar, zeminden 55 cm yükseltilerek doldurulmuş ve üzerleri kesme taş ile kaplanmıştır. Böylece ortada kalan kubbe ve kemer, giriş kapısına ulaşılan koridor görünümü kazanmıştır.

Mescidin Taç Kapısı mermerdendir 465 cm en ve 810 cm yüksekliğindeki Taç Kapının (portalin) kapı açıklığı basık kemerli olup, içeriye doğru bir metre kadar girinti yapmaktadır. Yanlara mukarnas kavsaralı birer mihrabiye açılmıştır. Gri ve beyaz mermerden zıvanalı (geçmeli) olarak örülen basık kemerin kitâbelik kısmı bugün boştur. Burada bulanan II.Mahmud’un mermerden kabartmalı olan tuğrası, 1926 yılında kaldırılmıştır.

Son Cemaat Mahalli ile birlikte Tilâvet Odası’nı oluşturan dört küçük kubbenin önünde, üzeri kurşunla kaplanılmış olan bir saçak da yer almaktadır

Taç kapının mukarnas dolgulu kavsarası zengin tutulmuş ve köşeliklere birer püskül sarkıtılmıştır Ayrıca giriş boşluğunun iki yanındaki köşelerde, birer sütunçe yükselmektedir. Gövdesi sade bırakılan sütünçelerin kaide ve başlıkları iki ters vazo formunda işlenilmiş olup, yüzeyleri geometrik ve bitkisel süsleme ve mukarnaslarla tezyin edilmiştir.

Mescid 12.80 x 13.70 m ölçülerinde, kareye yakın dikdörtgen şeklindedir. Bu dikdörtgenin içinden 11.20×12.20 m lik bölüm, zeminden 28 cm yükseltilerek bir podyum oluşturulmuş, namazlar burada kılınmış, zikir tesbihleri ile İsm-i Celâl (Zikir) burada çekilmiş.

MESCİDDE ZİKİR TESBİHİ NASIL ÇEKİLİRDİ?

Zikir Tesbihi daha çok abanoz, ceviz veya ıhlamur ağacından yapılırdı. Teşbihlerin taneleri iri, adedi ise 1001 olurdu. Tesbihin imamesi ve durakları “Mevlevi Sikkesi” şeklinde yapılırdı.

Zikir, Allah’ın isminin veya isimlerinden birkaçının tekrarlanması demektir. Sabah namazlarından sonra, ihya geceleri denilen pazar ve perşembe geceleri ile, kandillerde yatsı namazından sonra yapılırdı. Zikirler eğer zikir tesbihleri ile yapılırsa “Halkaya girmek” denilirdi.

Zikir yapılacağı zamanlarda Şeyh mihrabın önüne serilen kırmızı postun üzerine sırtı mihraba, yüzü cemaata dönük olarak otururdu. Dervişler ise daire şeklinde (Halka halinde) yere diz çökerek otururlardı. Oturma işlemi bitince, bir derviş zikir tesbihini getirir, imamesini öperek Şeyh’e verir, sonra da diğer tesbih tanelerini halka halinde yere sererdi. Dervişler kendi önlerinde olan tesbih tanesini öperek ellerine alırlardı.

Zikir Şeyh’in Besmele çektikten sonra, yüksek sesle “Allah” demesiyle başlardı. Dervişler her Allah dedikten sonra, ellerindeki tesbih tanesini sağa doğru yürüterek, kendi sağında oturan dervişe devrederdi.

Şeyh zikri kâfi görünce işaret verir, okunacak dua ve çekilecek gülbanktan sonra zikir biterdi. Sonra bir derviş yerde serili olan zikir tesbihini usulüne uygun olarak toplar ve yerine kaldırırdı.

* * *

Mescidin kuzey ve batısındaki duvarları moloz taşla yapılmış olup, duvarlar dıştan kesme taş ile kaplanmıştır iki duvar da içten sıvalıdır Bu iki duvardan kuzeyde bulunanın üzerinde dört, batı duvarının üzerinde ise iki adet pencere yer almaktadır Pencerelerden üstte yer alanları alçı, altta yer alanları ise ahşaptandır.

Mescidin güney ve doğusu açıktır Bu yönlerde bir sütun ve ikişer sivri kemer vardır. İki yöndeki dört sivri kemer ile batı ve kuzeydeki iki duvar, yukarıda bir kasnakta birleşmekte ve büyük bir kubbe ile son bulmaktadır. Kasnağın hemen üzerinde 8 adet alçı pencere yer almaktadır. Büyük kubbe dışta sekiz köşeli olup, kubbenin dış yan duvarları, araları derzli taş ve tuğla işçiliktir. Kubbenin üzeri kurşun kaplıdır.

Mescidin güneyinde iki kemerin kesiştiği kemer boşluğunda, defne yapraklı iki yuvarlak çelenk motifi içerisinde ” Allah” ve “Muhammed” yazılıdır, iki çelenk motifi arasında ise, kabartma olarak yapılmış meyve tabağı motifi yer almaktadır. Meyve tabağı motifinin altındaki dikdörtgen panonun içerisinde ise dergâhın tamamına yapılan rokoko süslerin ustasının adının ve yılının geçtiği kitabesine yer verilmiştir.

Mescidin kubbe kasnağına kufî hâtla ” Ayetel- Kursi”, kubbeye ise “char-ı yâr”ın adları yazılmıştır.

Mescidin içinde, bir tarafı kuzey duvarına dayalı olan, diğer tarafı ise üç adet ince sütun üzerine basan, kesme taştan yapılmış iki basık kemer üzerinde, Müezzin Mahfeli vardır. 1982- 1990 yıllan arasında yapılan onarım ve restorasyon çalışmaları sırasında, Imagesütunların ve mahfelin ahşaplarının üzerlerine sürülmüş olan yeşil yağlıboyalar temizlenmiş, temizlenen yağlıboyaların altından XVII.yy’a tarihlenen orjinal nebatî ve geometrik motiflere ulaşılmıştır. Yine mahfelin altındaki duvarın üzerinde yer alan müsenna “HÛ” hattı da, badana tabakalarının altından çıkarılmıştır.

Mescid duvarının güney-batı köşesinde tek şerefeli minarenin küçük ahşap kapısı yer alır. Hemen üzerinde ” Mesnevîhân Kürsüsü” vardır. Dergâh açıkken, namazlardan sonra ” Mesnevîhânlar” tarafından buradan Mesnevi okunuyormuş. ImageBu kürsü üzerindeki geometrik motiflerde, yine yeşil renkli yağlıboyaların altından çıkarılmıştır.

Mescidin mihrabı güney duvarı üzerinde, sütunun önündedir. Mihrap 3.50 X 1.80 m ebadında ve gök mermerden yapılmış, mihrap alındığına (Buraya giren güven bulur) Âyet-i Kerîmesi kabartma olarak yazılmıştır.

Mescidin üç adet de kapısı vardır. Birincisi Son Cemaat Mahallinin girişindedir. İki kanatlıdır. Kanatlar 84 cm eninde ve295 cm yüksekliğindedir. Kündekârî tekniğinde yapılmıştır. Kanatların alt, üst ve yan yüzleri sade tutulmuş, aralarındaki geniş yüzeyler kuşaklarla panolara ayrılmıştır. Alt ve üstteki madeni ince kuşaklar bitkisel bezemelidir. Diğer iki ahşap kuşak daha kalın olup, yüzeylerine ajurlu metal kabaralar çakılmıştır. Alınlık kısmı iç içe geçmiş dikdörtgen silmelerle dekore edilmiştir. Yukarıdaki iki pano içerisine Kur’ân-ı Kerîm’in (Mescidler Allah’ındır Onun için Allah’tan başkasını davet etmeyiniz.) Ayeti kabartma olarak yazılmıştır.

İkinci kapı Semahane ile Mescid arasında ve Mescidin kuzey-doğu köşesindedir. Söveleri ve basık kemeri kesme taşla yapılmıştır. Kapı çift kanatlıdır. Buranın eski oyma çift kanatlı ahşap kapısı mescidin güney duvarı üzerinde halen teşhirdedir.

Üçüncü kapı mescidin güney- batı köşesinde, Huzur-ı Pir ile Mescid arasındadır “Çerag Kapısı” adı ile tanınır. Burdaki iki kanatlı kapı da ahşaptandır. Kapının kenarındaki söveleri ve üzerindeki basık kemerleri kesme taştan yapılmıştır.