Lübnan’ın kuzeyindeki Trablusşam eskiden hac yolu üzerinde önemli bir Osmanlı şehriydi. Trablusşam Mevlevîhânesi 1620 yılında kalenin kuzey tarafında Ebu Ali Nehri’nin kenarında yeşillikler içinde kurulmuştur. Oldukça harap durumda olan yapının semahane, türbe, haremlik, selâmlık kısımları ve kısmen derviş hücreleri günümüze kadar gelmiştir Mevlevîhane’nin kurucusu olarak Veled Çelebi, Mervî Ahmed Dede’yi gösterir. Tarihi boyunca birçok ünlü seyyah ve ilim adamı burayı ziyaret etmiştir.
İbni Mehâsin 1639 yılında tekkeyi gezmiş, Şeyhi Muhammed Dede ile sohbet etmiş “İki tepe arasında yeşillikler içinde bir mekan” olarak tanımlamıştır (Küçük 2003, 320). Evliya Çelebi ise 1672’de gezdiği Trablusşam’da yedi tekke olduğunu bunların hepsinden havası ve binasının güzel dediği Mevlevîhane’yi “mamur, binası güzel gezilebilir bir mesire, irem bağı gibi içinde limon, turunç ve gül gülistanı…” olan bir yer olarak tanımlar. Şamlı meşhur müellif Nablusi, tekkeyi 17. yüzyılın sonlarında iki defa ziyaret etmiş mimarisi hakkında bilgi vermiş, şiirleriyle Mevlevîhane’yi övmüştür (Küçük 2003, 320).
İbni Mehâsin tekkenin şeyhinin Antepli Fedayi Dede olduğunu, Türkçe divanı bulunduğunu hatta Feridüddin Attar’ın Mantık üt-Tayr’ını Türkçe’ye çevirdiği bilinmektedir. Tekkeyi 19. yüzyılda Jhon Karın, Lewis Lord gibi seyyahlar gezmiş ve gravürlerini yaptırmışlardır.
Sezai Küçük’ün tespit edebildiği şeyhler şunlardır: Celâli Ali Dede 1673, Abdülcelil Dede 1695, Mustafa Dede 1808, Şakir Dede, Ahmed Dede 1910 ve Şefik Dede 1931. Diğer şeyhler gibi Şefik Dede, Osmanlı’ya sadakat ve bağlılığı ile tanınmıştır. Fransız işgalinde Halep Mevlevîhânesi Şeyhi Celâleddin Bâkır Çelebi’nin yerine Arap bir şeyhin atanmasını protesto etmiştir. 1931 yılında tekke şeyhliğine Mehmed Enver Dede atanmıştır. Enver Dede 1964 yılında vefat etmiştir. 1985 Lübnan iç savaşında kaderine terk edilen Mevlevîhâne oldukça harap durumdadır.
Şeyh Enver Dede’nin oğlu ve torunları tekkeye ait eski belge fotoğrafları saklayarak bu mekânların geçmişteki mamûr günlerini özlüyorlar.
2000 yılı başlarında Trablus Tarihi Eserleri Koruma Derneği, bir kampanya başlatarak Mevlevîhane’nin önemli bir Osmanlı kültür mirası olduğunu vurguladı. Bu girişim sonuç vererek 2006 yılında Türkiye’nin katkılarıyla tekkenin onarımı ile ilgili çalışmalara başlandı.