Dâhil-i Uşşak

Dâhil-i Uşşak

Dâhil-i Uşşak 1024 407 Hz. Mevlâna Dergâhı

Kısaca Huzûr-ı Pîr de denilen Dâhil-i Uşşak, 7×26 m ebatlarında, batıdan doğuya doğru uzanan dikdörtgen şeklinde bir salondur.

Salonun batısında Tilâvet Odası, kuzeyinde sırası ile Mescid girişinde yer alan Çerağ Kapısı, ikili ve dörtlü Horasan Erleri ile Semahane girişi yer alır. Salonun doğusu ve güneyi, Kıbâbü’l Aktâb (Kutupların Kubbeleri) denilen, Mevlânâ’nın, soyundan gelenlerin ve Mevlevi büyüklerinin mezarlarının bulunduğu bölümle çevrelenir.

Salonun güneyinde ve kuzeyinde, üçer adet sütun bulunmaktadır. Sütunlardan kuzeyde olanlar Semahane ve Mescid ile, güneyde olanları ise Kıbâbü’l-Aktâb ile ortak sütunlardır. Kuzeyde bulunan üç sütundan ikisi aynı zamanda Post Kubbesi’nin sütunları olduğu için, Beylikler Devrinde yapılmıştır, güneyde yer alan üç sütundan ikisi ise aynı zamanda Kubbe-i Hadrâ’nın sütunları olduğu için, 1274 yılında yapılmıştır diye tarihleyebiliyoruz.

Dâhil-i Uşşak ile Semahane ve Mescid arasında üç adet ortak sütuna, Semahane ve Mescid XV7. yüzyılda yapılırken, birazda statik kaygılarla kesme taştan takviyeler yapılmıştır Semahane ve Mescid ile Dâhil-i Uşşak arasında bulunan kemerlerin, ortak değil ayrı ayrı oluşuna dayanarak, “Dâhil-i Uşşak bölümündeki iki küçük kubbe ile, Kibâbü’l Aktâb bölümünde bulunan dört küçük kubbenin XVI. yy’dan önce yapılmış olduklarını, ancak Semahane ve Mescidin XVI. yy’da yeniden yapımı sırasında büyük ölçüde elden geçirildiğini ve tadilata uğratıldığını”söyleyebiliriz.

Dâhil-i Uşşâk’da bulunan 6 sütun üzerinde üç adet küçük kubbe yer alır. Kubbelerden sütunlara iniş, sivri kemerlerle olmaktadır Sivri kemerler birbirlerine kalın ahşap gergiler ile bağlanmıştır Burada bulunan üç küçük kubbeden ikisinin üzerinde bulunan 8 adet dairevi madalyonun içine, Celî Hatla, Osman, Ali, Hasan ve Hüseyin, ikinci kubbeye ise Allah, Muhammed, Ebubekr ve Ömer yazılmıştır.

Üçüncü küçük kubbe Beylikler Döneminde yaptımıştır. Ortasında ayrıca Aydınlık Feneri de bulunan kubbe, mukarnaslı ve tonozludur. Bu kubbeye “Post Kubbesi” de denilmektedir. 1982-87 yılları arasında yapılan onarım ve restorasyon araştırmaları sırasında, kubbe sıva ve badanalarının ve XX. yy’ın başlarında yapıldığını tahmin ettiğimiz rokoko süs ve motiflerin altından lale ve çeşitli stilize bitki motifleri çıkmıştır Çıkan bu motifler XVI. yy’a tarihlenmiştir.

Post Kubbesi, Kubbe-i Hadrâ’nın kuzey bitişiğinde yer aldığı ve aynı zamanda altında Gümüş Eşik ve Gümüş Kafesde bulunduğu için, buraya “Kademât-ı Pır” (Pîr’in makamları) ve “Huzûr-ı Pir” (Pîr’in huzuru) de denilmiştir

Post kubbesinde bazılarına göre Paşabahçe cam fabrikasının ilk mamulatlarından olan, bazılarına göre ise Bohemya Kristali olan büyük bir avize asılıdır Avizenin içindeki 3 cm çapında ve 6 cm uzunluğundaki gümüş boru üzerinde yazılı olan, “Cenâb-ı Hazret-i Mevlâ’nın bendesi Sahib’in hediye-i nâçizânesidir. Sene 1327. Receb-i Şerif Yevm Pazarirtesi” kaydından, avizenin 1327 H -1911 M yılında. Sahip tarafından hediye edildiğini anlaşılmaktadır.

Dâhil-i Uşşak bölümünün güneyinde, birisi Kubbe-i Hadrâ’nın kuzey-batı köşesinde bulunan fil ayağının (sütun) üzerinde, diğeri ise Dâhil-i Uşşak ile Kıbâbü’l Aktâb bölümleri arasındaki Çelebi Hüsameddîn’in sandukasının hemen önünde yer alan sütunun üzerinde olmak üzere, iki adet mihrap vardır.

I. Mihrap Kubbe-i Hadrâ’nın kuzey-batı köşesindeki sütunun içerisine oyularak yapılmıştır.

Mihrap nişi beş köşelidir Alınlığı yine beş sıra mukarnas dizisiyle kademelendirilmiştir. Mihrap nişinin iki yanında yer alan sütunçelerin üzeri, zikzak motifleriyle bezenmiştir. Mihrap alınlığının iki yanma birer buket çiçek resmedilmiştir. Mihrabın diğer bölümleri, stilize, nebatî ve geometrik motiflerle süslenilmiştir. Mihrabın hemen üzerinde ise, kırmızı zeminli çerçeve içinde alçı kabartma olarak yapılmış, sonra altın yaldızla boyanılmış, “Kelime-i Tevhid” yazısına yer verilmiştir.

II. Mihrap , Çelebi Hüsameddin’in önündeki sütunun üzerine, gri ve ak mermer kullanılarak yapılmıştır. Mihrabın alınlığındaki orta boşluğa ak mermer yerleştirilmiş, iki yanma ise birer adet dilimli sütünce yapılmıştır Mihrabın alınlığında Kur’ân-ı Kerîm’in (Buraya giren güven bulur) Âyeti kerimesine yer verilmiştir.

Dâhil-i Uşşak Bölümünün batı duvarı üzerinde bulunan yarım daire şekilli “Alçı Pencere” de, 1982-87 yılları arasında yapılan onarım ve restorasyon çalışmaları sırasında ortaya çıkartıldı. Onarım sırasında duvar üzerindeki sıva altından tuğla ile örülmüş bir pencere yeri ortaya çıktı. Tuğla örgüler kaldırılınca, bir pencere boşluğu, pencere boşluğunun içinden de, eskiden “Burada bulunan eski pencerelere ait iki ayrı kalınlıkta alçı pencere parçalarına” rastlanıldı. Bu parçalardan yola çıkarak rahmetli mimar ve sanat tarihçisi Prof. Dr Yılmaz Önge tarafından alçı pencerenin projesi çizildi. Ustamız Mustafa Baytal tarafından da, alçı pencere yapılarak yerine monte edildi. Böylece pencere orjinal görünümüne kavuştu.