Haberler

Hayırlı Olsun, Saraybosna Mevlevihanesi açıldı…
Hayırlı Olsun, Saraybosna Mevlevihanesi açıldı… 650 453 Hz. Mevlâna Dergâhı

Saraybosna’ya hakim bir tepede, tarihi Sarı Tabiya’nın hemen altında ve Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç’in kabrinin de bulunduğu Kovaçi Şehitliği’ne 50 metre uzaklıkta bulunan tekkenin açılışı için düzenlenen törene, Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, TİKA Başkanı Serdar Çam, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Saraybosna’nın Stari Grad Belediye Başkanı İbrahim Hacibayriç, Konya Selçuklu Belediyesi Meclis üyeleri, Konyalı milletvekilleri ile çok sayıda yetkili ve vatandaş katıldı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, tekkenin açılışında yaptığı konuşmada, bu manevi ve tarihi mekanda, şehitlerin ve Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç ile tarihleri, asırları aşarak bir geleneğin bu günlere taşınmasına vesile olan Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin huzurunda bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi.

Tarihi tekkenin yeniden açılması nedeniyle Türkiye’nin Dışişleri Bakanı olarak büyük gurur duyduğunu ifade eden Davutoğlu, ”Bu güzel eser Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Cumhuriyeti arasındaki ezeli ve ebedi dostluğun bir nişanesi olarak inşallah ebediyete kadar burada kalacak” dedi.

Bir Konyalı olarak ve bir Saraybosna aşığı olarak ayrıca bu eserden gurur duyduğunu vurgulayan Ahmet Davutoğlu, ”Çünkü medeniyetimizin Anadolu’daki ve Rumeli’deki bu 2 büyük abide şehri, bu eserle yine ebediyete kadar bağlanmış oluyor” diye konuştu.

-”Gönülden gönüle konuşanları için tercümana ihtiyaç olmaz”-

Davutoğlu, Saraybosna’ya önceki yıl Ramazan Bayramı için geldiğini ve burada onbinlerce insanın bulunduğu bir etkinlikte yaptığı konuşmayı hatırlatarak, şunları kaydetti:

”Binlerce kişiye Türkçe olarak ‘eğer insanlığın kurduğu bütün şehirler yıklımış olsaydı ve geriye sadece Saraybosna kalmış olsaydı, Saraybosna üzerinden insanlık tekrar inşa edildirdi’ dediğimde o binlerce kişi daha Boşnakça’ya tercüme edilmeden tekbirlerle ve alkışlarla bu cümleyi karşılamışlardı. O zaman bir öğrencim ‘Hocam, bu Boşnaklar ne zaman Türkçe öğrendi, çünkü tercüme edilmeden alkışladılar’ dedi. Ben de dedim ki ‘Eğer biz dilden kulağa konuşmuş olsaydık o zaman tercümana ihtiyaç olurdu. Gönülden gönüle konuşanlar için tercümana ihtiyaç olmaz.”

Konyalılar’ın asırlarca Saraybosnalılar’la gönülden gönüle konuştuklarını ifade eden Davutoğlu, ”Biz Türkler asırlarca Boşnak kardeşlerimizle gönülden gönüle konuştuk ve ebediyete kadar gönülden gönüle konuışacağız. Bunu kimse engelleyemez” dedi.

Birbirlerini görmese dahi, aralarında asırlar geçse dahi hep gönülden gönüle konuşan şahsiyetlerin olduğuna işaret eden Davutoğlu, Mevlana Cellalettin Rumi ve ondan asırlar sonra onun felsefesini, onu derinliğini bu asra çok zor şartlarda yansıtan Aliya İzzetbegoviç’in gönülden gönüle konuşan büyük şahsiyetlerden biri olduğunu belirtti.

Davutoğlu, ”Ben her iki büyük şahsiyetin de kendimi manevi talebesi gören birisi olarak bugün Aliya İzzetbegoviç’in manevi huzurunda, mezarının hemen yanı başında binlerce şehitle birlikte, Mevlana Cellaleddin-i Rumi’nin bu mekanının hizmete giriyor olmasını da büyük bir huzur içinde karşılıyorum. Allah emeği geçenlerden razı olsun” diye konuştu.

-”Mevlevihane geleneğini yaşatanlar savaş döneminde Saraybosna’da olsaydı…”-

Davuoğlu, Saraybosna’nın 19120’lı yıllarda kuşatma altında bulunduğu sırada Malezya’da öğretim üyesi olarak görev yaptığını ve onbinlerce kilometre uzakta hep Saraybosna etrafındaki dağları hayal ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Hep Saraybosna’nın o mazlum kardeşlerimi, işgal altındaki Saraybosna’yı hayal eder ve ‘inşallah bir gün orada bulunmayı nasip eder Cenab-ı Hak’ diye dua ederdim. O zamana kadar Saraybosna’yı hiç görmemiş olmama rağmen, emin olun rüyalarımda hep Saraybosna’yı görürdüm, belki Konya kadar, ondan daha fazla Saraybosna’yı görürdüm ve hamdolsun bugün, şehitlerimizin bu vakur mezar taşlarının hemen yanında bu şehre saldırılan tepelere özgürlük içinde, Rumi’nin mekanından o sniperların halka ateş açtığı tepelere bakıyoruz. Eminim Mevlana ve Mevlevi geleneğini yaşayan üstatların, 1462’den beri Saraybosna’da mesnevihane, mevlevihane geleneklerini sürdüren şahıslar, savaş sırasında burada olsalar o tepelere bakar ve o sniperlara o zalimlere dahi döner ve, ‘ne olursan ol gel, bizim makamımız ümitsizler dergahı değil’ derdi ve zalimleri dahi vicdana, adalete ve hoşgörüye davet ederdi.”

Onurlu Saraybosna halkının öldürüldüğünü, acı çektiğini, ancak nefret etmediğini vurgulayan Davutoğlu, bu halkın kin gütmediği ve kalbini herkese açtığı ve bunun Saraybosna halkının mevlevi ve mesnevi geleneğine ne kadar sadık olduğunun bir göstergesi olduğuna işaret etti.

Tekkenin birçok kere yıkıldığını ve yeniden inşa edildiğini anımsatan Davutoğlu, bunun şehrin kurucusu İsabey İshakoviç’in tekkeninin kuruluşunda ettiği duanın kabul olduğunun göstergesi olduğunu dile getirdi.

Bu tarihi mekanın yeniden açılması esnasında sonraki nesillere ”bu mekanın burada ebediyete kadar yaşaması gerektiği” mesajını veren Davutoğlu, ”Ola ki zalimler gelir bu mekanı yıkarlarsa, onların üzerine emanetimizdir ki tekrar yapıla ve kıyamete kadar burada Kur’an ve onun tefsiri Mesnevi okuna” diye konuştu.

Davutoğlu, Selçuklu Belediyesi’ne ve TİKA’ya tekkenin yeniden inşa edilmesine verdiği katkılardan dolayı teşekkür etti.

-Bakir İzzetbegoviç ve TİKA Başkanı Çam’ın konuşması-

Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç de Türkiye’nin her alanda bir dünya gücü olduğuna işaret ederek, gerek Bosna Hersek’te gerekse diğer bölge ülkelerindeki etkisinin her geçen gün arttığını söyledi.

İzzetbegoviç, şunları kaydetti:

”Türkiye gözümüzün önünde her geçen gün sürekli büyüyen bir dünya gücü oluyor. Burada üniversiteleri var, bizlere eğitim veriyorlar. Camilerimizi, köprülerimizi onarıyorlar. Ayrıca, burada son derece başarılı haber ajansları var. Bu şehirde barış hakim olsun. Türkler ile Bosnalılar arasındaki dostluk uzun yıllar devam etsin. Bu tekke, çatısı altında iyi ve inançlı insanları bir araya getirsin.”

TİKA Başkanı Serdar Çam ise yaptığı konuşmada, Bosna şehitlerinin, merhum Aiya İzzetbegoviç ve Mevlana Cellaleddin-i Rumi’nin manevi huzurunda bulunarak böylesi bir açılış töreninde bulunmak ve böylesi bir yapıya katkıda bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.

TİKA olarak böyle bir projede yer almaktan büyük memnuniyet duyduklarını ifade eden Çam, projede yer alan Selçuklu Belediyesi ile Saraybosna Stari Grad Belediyeleri’ne de teşekkür etti.

Çam, tekkenin yeniden inşa edilmesi konusunda çalışmaların organizasyonunu üstlenen TİKA Saraybosna Koordinatörülüğü’ne de ayrıca teşekkür etti.

Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ise, tekkenin 1462 yılında inşa edildiğini, 1600’lü yıllarda yıkıldığını ve yeniden 1781 yılında yaptırıldığını belirterek, ”Bu tekke 1951 yılında yeniden yıkıldı, ancak yeri değiştirilerek yeniden Saraybosna’ya hakim tepede inşa edildi. Bu tekkenin yapımına verdiğimiz destekten dolayı da çok mutluyuz” dedi.

Konuşmaların ardından Davutoğlu, İzzetbegoviç ve beraberindekiler tekkeyi gezdi ve yetkililerden bilgi aldı.

Açılış töreninin ardından, Postnişin Ö. Tuğrul İnançer tarafından, Mesnevi dersi yapıldı.

”Balkanlar Mevlevihane Araştırma Merkezi” olarak bundan böyle hizmet verecek ve Hacı Muyaga Vakfı tarafından işletilecek tekkede, Mesnevi dersleri, Mesnevi’nin Türkçe ve Boşnakça çevirileri ve kültürel etkinlikler yapılacak.

SARAYBOSNA MEVLEVİHANESİ YENİDEN AÇILIYOR
SARAYBOSNA MEVLEVİHANESİ YENİDEN AÇILIYOR 1024 685 Hz. Mevlâna Dergâhı

Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’nın Milyatska Nehri kenarındaki Bentbaşı mevkisinde bulunan ve 1950’lerde Yugoslavya dönemindeki “kültürel talanda” yıkılan tarihi Saraybosna Mevlevihane’si Selçuklu Belediyesi’nin maddi desteği ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA)’nın çalışmaları ile yeniden inşa edildi.

Başkente hakim bir tepede, tarihi Sarı Tabya’nın hemen altında ve Bosna- Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in mezarına 50 metre uzaklıkta bulunan Saraybosna Mevlevihane’nin açılışı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da katılacağı programla 8 Mayıs Çarşamba günü gerçekleştirilecek.

Türkiye ve Bosna Hersek arasındaki tarihi, kültürel ve sosyal bağların tarihin her döneminde güçlenerek devam ettiğini belirten Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay; “Selçuklu Belediyesi olarak bu bağların güçlenmesi adına Saraybosna’nın Stari Grad Belediyesi ile “Kardeş Şehir” protokolü imzaladık. İki halk arasındaki derin tarihi ve kültürel bağların gelişmesi ve güçlenmesi amacı ile imzalanan bu protokol çerçevesinde “Saraybosna Mevlevihanesi”nin yapımını tamamladık. Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun da katılımları ile açılışını gerçekleştireceğiz. Hz Mevlanın bizlere mirası olan kardeşlik adına güzel bir projeye imza atıldı. Mevlevihane’nin yapımında katkılarından dolayı TİKA’ya ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Mevlevihane’nin hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

TİKA Saraybosna Koordinatörü Zülküf Oruç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarihçilerin Saraybosna Mevlevihanesi’nin inşa tarihi için 1463 yılını kayıt düştüklerini, Mevlevihane’nin daha önce Milyatska Nehri kenarındaki Bentbaşı mevkisinde bulunduğunu ancak 1950’lerde Yugoslavya dönemindeki “kültürel talanda” yıkıldığını anlattı.

Oruç, projenin zeminini, Saraybosna Stari Grad Belediyesi ile Konya Selçuklu Belediyesi arasındaki kardeş belediye ilişkisinin oluşturduğunu söyleyerek, Mevlevihane’nin yerinin Stari Grad Belediyesi tarafından tahsis edildiğini kaydetti. Amaçlarının, Saraybosna’da irfani bir geleneği canlandırmak olduğunu dile getiren Oruç, projenin gerçekleştirilmesinde Konya Fahri Başkonsolosu Ercan Uslu’nun da büyük emekleri olduğunu söyledi.

Oruç, Saraybosna Mevlevihanesi’nin inşaatının Selçuklu Belediyesi’nin katkıları sayesinde tamamlandığını, bu yapının Selçuklu tarafından Saraybosna’ya verebilecek en güzel hediye olduğunu ifade etti. Oruç, şöyle konuştu:

“Konya, bir anlamda Mevlana’nın manevi mirası üzerinde duruyor. Bunlar Anadolu ve Balkanlar’ı birbirine bağlayan, görünmeyen irfani bağlar. Bunlar, 5 asırdır burada ve bir 5 asır daha burada var olacaklardır. Bizi Balkan halklarına, Bosna Hersek ahalisine bağlayan bu bağları yaşatmaya çalışıyoruz.”

Mevlevihane’nin yeniden inşasına geçen yıl 15 Ekim’de başlandığını belirten Oruç, zor kış şartlarına rağmen çalışmaları kısa sürede tamamladıklarını dile getirdi.

Semazen.net olarak, Hacı Munic efendi’ye, Ercan Uslu beyefendi’ye, TİKA’ya, Selçuklu Belediyesine ve emeği geçen her kurum ve kişiye şükranlarımızı sunuyoruz. Allah razı olsun.

Yeni Müze için protokol imzalandı.
Yeni Müze için protokol imzalandı. 1024 625 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlana Meydanı’nda düzenlenen Hazreti ve ailesini temsili karşılama töreninin ardından Konya Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü arasında Mevlana Müzesi içinde düzenleme yapılması ile ilgili protokol imzalandı.

Törende konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Mevlana Türbesi ve çevresinin sadece Konya’nın değil, Türkiye’nin en önemli değerlerinden olduğunu belirterek, bölgede farklı bir dönemi başlattıklarını dile getirdi.

Büyükşehir Belediyesi tarafından Mevlana Türbesi ve Sultan Selim Camii önüne yaptırılan ve 30-35 bin kişinin toplanabildiği Mevlana Meydanı ile bu sürecin ivme kazandığını, çalışmaların müze içindeki düzenlemelerle devam edeceğini vurgulayan Başkan Akyürek, “Çalışmalarla aynı anda müzenin ve türbenin restorasyonu devam edecek. Akabinde yeni Mevlana Müzesi ve Konya Müzesi gibi projeler arka arkaya gelecek. Bugün bunun ilk adımlarını atıyoruz. Hep birlikte bu düzenlemeyi Şeb-i Arus törenleri öncesinde tamamlayacağız” dedi.

Konya Valisi Aydın Nezih Doğan da, Konya’nın ve Mevlana Müzesi’nin istenen noktaya gelmesi için bir işbirliğine ihtiyacı olduğunu belirterek, imzalanacak protokol ile Mevlana Müzesi’nin çevre düzenlemesinin yapılacağını, ardından diğer projelere başlanacağını dile getirdi.

Konuşmaların ardından Vali Aydın Nezih Doğan, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ile Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan arasında protokol imzalandı.

 

mev_kdev_b_4

 

 

5 asırlık mihrap restore edildi
5 asırlık mihrap restore edildi 450 225 Hz. Mevlâna Dergâhı

09 Şubat 2013

Kanuni Sultan Süleyman’ın Irak seferine giderken verdiği emir üzerine yaptırılan mihrap restore edildi.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Irak seferine giderken verdiği emir üzerine 16. yüzyılda Mevlana Türbesi’nin mescit bölümüne yaptırılan mihrap, yapılan restorasyon çalışmalarından sonra taşıyıcı sütuna gerek kalmadan kendi ayakları üzerinde duruyor. Altın varaklarla ve çivit mavisiyle süslenen mihrap, orijinal dokusuna uygun hale getirildi.

Konya Müzeler Müdürü Yusuf Benli, Kanuni Sultan Süleyman’ın Irak seferi sonrasında Ferruh Çelebi ile görüşerek buradaki semahane ve mescit bölümünü yaptırmasıyla birlikte Huzur-u Pir bölümündeki alanın yapılaşmasının aşağı yukarı tamamlandığını ifade etti. 16. yüzyılda yapılmış olan mescit ve semahane bölümüyle birlikte bugün mescidin içerisinde bulunan mihrapta 10 yıl içerisinde bazı deformasyonlar olduğunu gözlemlediklerini kaydeden Benli, “Son yıllarda daha farklı bir gözlem meydana geldi. Bununla birlikte burada gerekli teknik analizler yapıldı. Hocalarımız geldi inceledi. Konya Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’ndan gerekli proje onaylar sunulduktan sonra mihrapta bir restorasyon çalışmasına başlanıldı” dedi.

HER TAŞ NUMARALANDIRILDI

Yapılan çalışmanın uzun bir aşamadan geçtiğini kaydeden Benli, “Mihrabın restorasyon çalışmasında öncelikle bir hasar analiz paftası hazırlandı. Teknik bir ekiple bu çalışma yapıldı. Burada tabandan tavana kadar üst bölümünde bulunan alınlıktan mihrabın oturmuş olduğu yarım daire şeklinde kaidesine kadar tamamı elden geçirildi. Her taş tek tek numaralandırıldı. Daha sonra titiz ve ince bir şekilde her bir taş yerinden söküldü. Bu çıkarma çalışmasından sonra özellikle Mukarnas bölümünde büyük bir patlama olduğu tespit edildi. Bunlar alınarak zemine kadar inildi. Restoratör arkadaşımızın yapmış olduğu bu temizlik esnasında altın varakların kullanıldığı tespit edildi. Daha önce taç bölümünde yağlı boya kullanılmış, bunlar temizlendi. Bütün taşlar tek tek temizlendi. Mukarnas bölümü dört parçaya ayrılmış, o bölüm tekrar elden geçirildi. Fiber karbon çubuklarla birbirine bağlanarak sağlam hale getirildi. Mihrabın ana gövdesiyle birlikte Mukarnası’na kadar tekrar modelleme yapıldı. Taşlar birbirine en ince noktasına oturtuldu, sonra montajına geçildi. Buradaki çalışmada mihrabın hemen hemen taşlarının tamamı kullanıldı. Bazı mücbir sebeplerden dolayı bazı taşlar değiştirildi” diye konuştu.

Montaja geçme esnasında mihrapta niçin bu şekilde patlamalar olduğunu tespit ettiklerini de belirten Benli, “Neden ve niçinler görüldü? KTO Karatay Üniversitesi’nden Abdülkerim Bilgin hocamız bununla ilgili bize gerekli destekleri sağladı. Daha önce mihrap arkadaki payandaya yaslanan bir durumdaydı. Şimdi tek başına ayakta durabilecek şekilde sisteme oturtuldu. Bu çalışma esnasında özellikle taban kısmına üç sıra yatay ve dikey önce parça taşlar bloklar halinde döşendi, en üstüne de tek bir parça blok döşendi, onun üzerine mihrap ayağa kaldırıldı. Daha sonra da üzerinde alınlık kısmında bulunan altın varaklar tamamlandı. Şu anda da küçük rötuşlar yapılarak restorasyon bitmiş olup, halkımızın görseline sunmaya hazır durumda” şeklinde konuştu.

MİHRAP ORİJİNAL HALİNE KAVUŞTU

Mihrabın üzerinde yeşil, zeminde de siyah renk olduğunu ifade eden Restoratör Çiğdem Yıldırım ise, “Mihrap ve taç bölümündeki renkler orijinal değildi. Mekanik temizlik uygulamasıyla altındaki katmanlara inerek orijinalinde kullanılan çivit mavi rengi bulduk. Mekanik temizlik tamamlandıktan sonra ona uygun boya hazırlanarak orijinal rengi kullanıldı. Üzerine de orijinalinde olduğu gibi altın varak uygulaması yaptık. Öncesinde orijinal altın varak kullanılmamıştı. Daha mat bir renk vardı ve birkaç yerinde altın varak kalmıştı. Biz de onlardan yola çıkarak böyle bir şey yapmaya karar verdik” dedi.

Mevlana Müzesi’nde ”739. Vuslat” yoğunluğu
Mevlana Müzesi’nde ”739. Vuslat” yoğunluğu 616 408 Hz. Mevlâna Dergâhı

18 Aralık 2012

Mevlana’nın 739. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri kapsamında 11 gün boyunca Mevlana Müzesi’ni 75 binin üzerinde yerli ve yabancı turist ziyaret etti.

Konya Müzeler Müdürü Yusuf Benli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şeb-i Arus törenlerinin 7 Aralık’ta Mevlana Müzesi’nde yapılan açılış töreniyle başladığını söyledi.

Törenlerin 17 Aralık’a kadar sürdüğünü ifade eden Benli, ”Mevlana Müzesi’ne bu 11 gün içerisinde 75 binin üzerinde ziyaretçi geldi. Ziyaretçi yoğunluğu özellikle hafta sonları daha çok hissedildi” dedi.

Ziyaretçi sayısının geçen yıla göre daha fazla olduğuna dikkati çeken Benli, ”Geçen yıl Aralık ayı içerisinde 95 bin civarında ziyaretçimiz varken, bu yıl 7-17 Aralık tarihleri arasında 75 bin 101 ziyaretçi Mevlana Müzesi’ni gezmiş oldu. Bu da bir ay ile 11 gün içerisinde ziyaretçi sayısını ortaya koyuyor” diye konuştu.

Törenler sırasında, çeşitli sebeplerden dolayı zaman zaman müzenin kapatıldığını veya ziyaretçileri ücretsiz almak durumunda kaldıklarını da ifade eden Benli, bu gibi durumların istatistiklere yansıtılmadığını aktardı.

Bu yılki Şeb-i Arus törenlerinin özellikle Mevlana Müzesi için verimli ve bereketli geçtiğini anlatan Benli, şunları kaydetti:

”Mevlana Müzesi’ni günlük yaklaşık 900 yabancı ziyaretçi gezdi. Bu da güzel bir rakam. Bunun yanında sevindirici bir konu da günlük bin kişinin Müze Kart ile Mevlana Müzesi’ne girdiğini görmekteyiz. Bu bize önemli bir çalışmanın verimini gösteriyor. Bu yıl yabancı ziyaretçilerden Hollandalılar ve Amerikalılar’ın daha ağırlıklı olduğu görülmekte… Elbette ki bunun yanında Ortadoğu’dan, Uzakdoğu’dan da müzemizin ziyaret edildiğini tespit ettik.”

Mevlana Müzesi, Şeb-i Arus günü olan 17 Aralık’ta 6 bin 75 kişiyi ağırladı. Bunun 5 bin 566’sını yerli, 80’ini yabancı turist, 429’unu da müze kartla giriş yapan ziyaretçi oluşturdu.

Müzeyi, etkinliklerin yapıldığı 11 günde ise 8 bin 116’sı yabancı olmak üzere toplam 75 bin 101 kişi ziyaret etti. Müzeye, günlük ortalama 8 bin kişi giriş yaptı.

Şeb-i Arus Havuzu
Şeb-i Arus Havuzu 520 292 Hz. Mevlâna Dergâhı

Konya Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan, Mevlana Müzesi’ndeki Şeb-i Arus Havuzu’nun kaldırılıp yerine yenisinin yapıldığı iddiasına ilişkin; daha önce var olan havuzun kırık taşlarının, ilmi usullere göre, herhangi bir tahribata izin verilmeden yerinden çıkarıldığını belirterek, “Numaralandırılan bu taşlar daha sonra bakıma alındı. Arkadaşlar çalışıyor. Bu taşlar, zaman darlığı nedeniyle, Şeb-i Arus törenlerinden sonra, yerine döşenecek ve havuz orijinal haline yeniden kavuşturulmuş olacak” dedi.

Çıpan, müze bahçesinde yaptığı açıklamada, Mevlana Müzesi’nde 3 yıldır restorasyon çalışmasının devam ettiğini söyledi. Müzede yapılan tüm restorasyon, teşhir ve tanzim çalışmalarının projelendirilerek, Koruma Kurulu onayıyla yapıldığını ifade eden Çıpan, “Bunun dışında bahse konu havuz, muhtelif zamanlarda tamir gören bir havuz. Altında beton döşemeler ve çelik hasır bulunduğunu, zamanla bunların deforme olduğunu, ayrılan taşların aralarında otların bittiğini, bu nedenle de su sızıntılarının olduğunu biliyoruz” diye konuştu.

Çıpan, su kaçağını önlemek maksadıyla yekpare taştan oluşan yeni bir havuz altlığı oluşturulup yerine konulduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Daha önce var olan havuzun kırık taşları, ilmi usullere göre, herhangi bir tahribata izin verilmeden yerinden çıkarıldı. Numaralandırılan bu taşlar daha sonra bakıma alındı. Arkadaşlar çalışıyor. Bu taşlar, zaman darlığı nedeniyle, Şeb-i Arus törenlerinden sonra, yerine döşenecek ve havuz orijinal haline yeniden kavuşturulmuş olacak. Yani şu anda havuz olarak gördüğünüz 25 ton ağırlığındaki tek blok, daha önce farklı tekniklerle oluşturulan ama sağlıklı olmayan bir yapının yerine ikame edilmiştir. Burada ne tarihin tahribatı söz konusudur, ne de taşlar paramparça edilip, bir tarafa atılıp kullanılamaz hale getirilmiştir.”

Havuzun, bulunduğu alanda sıkışıklığa neden olduğu için 3 metre geriye alındığını anlatan Çıpan, bunun da projelendirmesinin yapıldığını, Koruma Kurulu’ndan gerekli onayların alındığını aktardı.Her şeyin, usulüne uygun ve son derece titiz şekilde yapıldığını dile getiren Çıpan, bakım çalışmaları bittikten sonra taşların eski yerine getirileceğini bildirdi.

Çıpan, Mevlana Müzesi’nin eski müdürü Erdoğan Erol’un, “Yapılan bana göre bir cinayettir” şeklindeki ifadelerinin çok ağır olduğunu dile getirerek, “Açıklamayı yapan Erdoğan Erol Bey büyüğümüz olduğu için bir şey söylemek istemem ama arzu ederdim ki; gelip Müze Müdürü’nden ya da bizden sağlıklı bilgi alıp bu açıklamayı yapsaydı” dedi.

“Havuzun bin yıllık olabilmesi mümkün değil”

Havuzun iddia edildiği gibi bin yıllık olabilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Çıpan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mevlana ailesinin Konya’ya gelişlerinin 1200’lü yılların ortalarında olduğunu düşünürseniz, gerçekler daha iyi anlaşılır. Bu havuz da muhtemeldir ki daha sonraki dönemlerde yapılmış. Zaman zaman etrafında sema gösterileri yapıldığı için Şeb-i Arus Havuzu denildiği rivayetleri vardır, bunlar doğrudur. Üzerindeki su akan aslan başlığının da orijinal olmadığını, 1982’de değiştirildiğini, orijinalinin bizim depomuzda bulunduğunu söylemek isterim. Dolayısıyla ‘orijinali atıldı, yerine başka bir şey konuldu’ değil. Bu havuzun da bu haliyle birkaç yüzyıldır var olduğunu biliyoruz. Zaten çalışma tamamlandığında ne yaptığımızı ve nasıl bir hassasiyet gösterdiğimizi daha iyi anlayacaksınız.”

Haberler

Kapılara Tuğralar takıldı.
Kapılara Tuğralar takıldı. 485 315 Hz. Mevlâna Dergâhı

05 Aralık 2012

II.Mahmut döneminde yapılan Osmanlı Tuğrası da müze giriş kapılarına yeniden takıldı.

Mevlana Müzesi ve çevresinde Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı Mevlana Kültür Vadisi Projesi kapsamında çalışmalar devam ederken yeşil türbe, törenler için hazırlandı.

Müze içerisinde ve çevresinde yapılan son çalışmalar ile tarihi doku özellikle ön plana çıkarılırken bu çerçevede II.Mahmut döneminde yapılan Osmanlı Tuğrası da müze giriş kapılarına yeniden takıldı.

100 YIL ÖNCESİ YENİDEN CANLANACAK

Mevlana Müzesi ve Sultan Selim Camisi’nin önündeki tarihi eserlerin yaşatılmasına yönelik gerçekleştirilen Mevlana Kültür Vadisi Projesi çerçevesinde artık son aşamaya geldi. Çalışmaların Şeb-i Arus törenlerine yetişmesi beklenirken bölgedeki tarihi doku da canlandırılıyor. Çalışmalar sonucunda Sultan Selim Camii ve Mevlana Türbesi önündeki alanın 100 yıl öncesindeki görünümüne kavuşturulacağını söyleyen Müze Müdürü Yusuf Benli, “Mevlana Kültür Vadisi Projesi sonucunda Konya tarihi görünümüne kavuşacak. 100 yıl önce fotoğraflarda kalan Sultan Selim Camii ve Mevlana Türbesi önündeki alan yeniden oluşturulacak. Yapılacak çalışma sonucunda Konya turizmi önemli ivmeler kazanacak” dedi.

II. MAHMUT’A AİT OSMANLI TUĞRALARI YENİDEN TAKILDI

Osmanlı Padişahı II. Mahmut’a ait olan ve türbe giriş kapısı üzerinde yer alan ancak 1928 yılında yerinden kaldırılarak müze deposuna konulan Osmanlı Tuğraları da çalışmalar kapsamında yerine yeniden takıldı. Restore edilerek altın varak ile kaplanan tuğraların hepsi II. Mahmut dönemine ait. Dervişhan, Hamuşan ve Çelebiyan giriş kapılarına takılan Osmanlı Tuğraları müzeye gelen ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

Özge Demirtaş-Memleket

Mihrap restore ediliyor
Mihrap restore ediliyor 450 672 Hz. Mevlâna Dergâhı

25 Eylül 2012

Mescit bölümündeki 500 yıllık mihrap, yapılacak restorasyonun ardından taşıyıcı sütuna gerek kalmadan kendi ayakları üzerinde durabilecek

Konya Müzeler Müdürü Yusuf Benli, Mevlana Müzesi’nde uzun zamandır rölöve, restorasyon ve resüsyon projelerinin devam ettiğini belirtti.

Çalışmalar kapsamında ilk olarak derviş hücrelerinin teşrif ve tanziminin yapıldığını ifade eden Benli, kubbelerdeki kurşun dökme çalışmalarının ardından yavaş yavaş müze içerisindeki çalışmalara başladıklarını dile getirdi.

Mescit bölümündeki mihrapla ilgili de çalışma başlatıldığını aktaran Benli, şunları kaydetti:

”Bu mihrap Kanuni Sultan Süleyman’ın Irak seferi sırasında Mevlana dergahına uğraması sonucu verdiği emir üzere yapılan bir mihrap. Mihrap, diğer camilerdeki gibi duvara gömülmüş bir mihrap değil. Tek başına duran bir mihrap ama zamanla kayma meydana gelmiş ve arkasındaki sütuna yaslanmış. Mihrap yerinden sökülüp yeniden monte edilecek ve arkasındaki desteğe bağlı kalmadan tek başına duracak seviyeye gelecek. Restoratör Çiğdem Yıldırım ve arkeologlar çalışmalarına başladı.”

Müze ziyarete açık

Benli, en kısa zamanda restorasyonu bitirip yeni bir teşhir ile mescit bölümünü ziyaretçilere sunacaklarını anlattı.

Birçok alanda restorasyon çalışmalarının sürdüğü müzenin ziyaretçilere açık olduğunu ifade eden Benli, ”Vatandaşlara rahatsızlık vermemek için bölüm bölüm kapatarak restorasyon yapıyoruz. Mescit bölümündeki restorasyonun tamamlanmasının ardından farklı bir yapılanmaya gideceğiz. ‘Huzur-u Pir’ olan bu kısım tek başına harika bir yer. Bu alandaki malzemeleri alarak daha rahat hale getirip, dergah ve Mevlevilik ile ilgili diğer eşyaları farklı bir proje ile sunacağız” diye konuştu.

Benli, müzeyle ilgili bir çok yeni projenin hazırlıklarının da sürdüğünü sözlerine ekledi.

Derviş Mankenleri
Derviş Mankenleri 954 636 Hz. Mevlâna Dergâhı

10 Haziran 2012

2003 yılında başlanılan, Mevlana Müzesi’ndeki derviş mankenlerini yenileme çalışması tamamlandı.

İnsandan alınan vücut kalıplarıyla gerçeğinden ayırt edilemeyen Mevlana müzesindeki cansız derviş mankenleri, müzeye gelen ziyaretçilere “bunlar gerçek mi?” dedirtiyor

Konya Mevlana müzesindeki cansız derviş mankenleri, insandan alınan vücut kalıplarıyla gerçeğinden ayıt edilemiyor.

Hollywood filmlerinde kullanılan silikon malzemelerle yapılan ve insan kıllarından kaş, saç, sakal ve bıyık yapılarak çarpıcı hale getirilen derviş mankenleri ziyaretçileri adeta büyülüyor. Derviş mankenleri, müzeyi ziyaret edenlere “Bunlar gerçek mi-” dedirtiyor.

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mutluhan Taş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mevlana Müzesi’ndeki derviş mankenlerini yenileme çalışmasına 2003 yılında başladıklarını söyledi.

“O dönemde yapılan heykeller daha çok vitrin mankenlerinin üzerine yapay kıllar, sakal, saç gibi şeyler yerleştirilerek yapılmıştı ve duruşlar, eller, ayaklar bize doğru gelmedi” diyen Taş, bu problemi çözebilmek için öncelikle mankenlerin sadece başlarını ve ellerini değiştirdiklerini dile getirdi.

Geçen yıl daha geniş kapsamlı bir çalışma başlattıklarını aktaran Taş, şunları kaydetti:

“Şu anda Türkiye’de gerçek anlamda hiperrealist heykeller ya mum heykel olarak ya da silikon türevli bir malzemeyle yapılıyor. Mum heykeller için de sürekli iklimlendirme gerekiyor, belli bir derecede tutmak gerekiyor ve polyester malzeme gibi darbeye maruz kalmaması gerekiyor. Bunun hem üretim maliyetinin hem de koruma maliyetinin yüksek olması nedeniyle aynı etkinin daha fazlasını verebileceğimizi bildiğimiz için silikon türevli bir model çalışması başlattık.”

-Hollywood’da kullanılan malzemelerle yapıldı-

Hollywood’da sinema teknolojisinin kullandığı malzemeleri incelediklerini anlatan Taş, “Yaratıkları, insan yüzlerini, korku filmlerinde çokça kullanılan malzemeleri araştırdık ve o malzemeleri getirttik. Onlarla çalışmaya başladık. Şu anda Mevlana Müzesi’ndeki 14 heykel manken, o malzemelerle yapılmış çalışmalar. Hepsi için farklı insanların elleri ve yüzlerinden kalıplar alındı” dedi.

Mevlana dergahında şeyh odası, katip odası, mütrip odası gibi bölümlerin bulunduğunu ve buradaki insanların Mevleviliğe gönül vermiş kimseler olduğunu dile getiren Taş, şöyle devam etti:

“Onların tasavvuf yaşantısı içerisindeki yüz hallerinin daha sakin, daha sevimli olması gerektiğini düşündüğümüz için ona uygun yüz tipleri belirledik. Mümkün olduğunca köşeli olmayan, sevimli olabileceğini düşündüğümüz insanları seçtik. Onlardan vücut, yüz ve el kalıpları aldık. Üzerine de sakal, bıyık, kirpik ve kaş dokuttuk. Şu anda yeni projemizde 2003 ve daha öncesinde yapılan 18 mankenin yine aynı malzemeyle yenilenmesi var.”

-“Bunlar galiba canlı”

Müzeye gelen ziyaretçilerin mankenleri gördüğünde “Bunlar galiba canlı, televizyondaki canlı manken bunlar, dikkatli baksan biraz sonra gözleri kıpırdayacak” diye aralarında konuştuklarını aktaran Taş, şunları kaydetti:

“Bunlar bizim için çok önemli. Demek ki hiperrealist çalışmamız etkisini göstermiş. Zaten kullandığımız gözler protez göz. O gözler normalde de doktorlar tarafından gözü olmayan insanlara takılan ‘cam göz’ dediğimiz malzemeler. Mankenlerin insanlar üzerindeki bu etkisi bizim için çok önemliydi. Heykellerimizin mum heykellerden farkı, biz onların kulağını çekip, burnunu sündürebiliyoruz. Böyle bir malzeme dayanıklı olduğu için ve sonradan da bakım gerektirmediği için daha ucuza geliyor.”

-Eski kaynaklardan yararlanıldı-

Konya Müze Müdürü Yusuf Benli de Mevlana Kalkınma Ajansı’nın (MEVKA) desteğiyle bu çalışmaların başlatıldığını belirtti.

Çalışmalar esnasında eski kaynaklardaki kayıtlardan yararlanmaya çalıştıklarına dikkati çeken Benli, “Bu odaların her birinin bazı kişilere ait olduğunu tespit ettik. Kazancı dedeye ait olan üç oda, çelebi odası, sertarik odası, türbedar odası… Bu odalar aynı zamanda dergahın yönetimini yapmış kişilere ait olan odalar. Öncelikle bunların tespitlerini yaptık. Daha sonra, Mevlana ve Mevlevilik’le ilgili çekilmiş olan bazı fotoğrafları gözden geçirdik” diye konuştu.

Odaların kimlere ait olduğu belli olanlarında tematik bir sergi oluşturmaya çalıştıklarını vurgulayan Benli, şunları ifade etti:

“Bu odaların her biri için ayrı bir çalışma hazırladık. Bunların hazırlık çalışmaları içerisinde de üniversitedeki hocalarımızın hazırlamış olduğu silikondan yapılmış, gerçek yüz ifadesi olan yüz kalıpları alındı. Bunlarla daha gerçekçi ve daha duygusal ifadeler verilmeye çalışıldı. Odalardaki dervişlerin günlük yaşamlarından kesitlerin sunulduğu görseller hazırlandı.”

Haberlerden

Bursa Mevlevihanesi’nin yeniden inşaası
Bursa Mevlevihanesi’nin yeniden inşaası 600 431 Hz. Mevlâna Dergâhı

Birleşmiş Milletler’e bağlı unesco tarafından 2007 yılının Mevlana yılı ilan edilmesi ile yeniden inşaası gündeme gelen Bursa Mevlihanesi’nde aradan geçen 5 seneye rağmen bir mesafe alınamadı. Mülkiyeti Vakıflar’a ait Pınarbaşı kabristanı karşısındaki alanda su deposu olduğundan dolayı Bursa Mevlevihanesi’nin 20 metre kaydırılarak yapılmasının mümkün olduğu kurul kararı ile belirtilmesine rağmen, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin projeye sıcak bakmaması yüzünden Bursa Mevlevihanesi’nin yeniden inşa edilmesi her yıl değişik çevrelerce gündeme getiriliyor.

Mevcut yerinde su deposu yapıldığı için yeniden yapılacak binanın kaydırılmasına Kültür Varlıkları Koruma Kurulu müsaade etmesine rağmen, siyasi iradenin yeterli ilgiyi göstermemesi Bursa Mevlevihanesi’nin unutulmasına yol açıyor. Bursalı inşaat mühendisi Erdoğan Emre, Bursa’yı manevi merkezler arasına sokan unsurlar içinde, Pınarbaşı’ndaki mevlevihanenin de bulunduğuna dikkat çekerek,

“Bursa’nın dinamiklerden biri de hiç şüphesiz ruhani yapısıdır. Daha Osmanlı buralara girmeden, doğudan gelen İslami misyonlar, dervişler, abdallar, yarenler, Bursa civarında yer tutup, yeni fetihlere zemin hazırlamışlar. Sular durulunca ulema sınıfı da gelip teşkilatlanmaya başlamış. Dini altyapı hazırlanmış. Bunlardan biri de mevlevi dervişleridir. Tarihi kaynaklara göre Bursa’da son dönem mevlivihane, Pınarbaşı mezarlığı karşısında sur dibindeki Osmangazi İlköğretim Okulu doğusunda, bugün su deposu sahasında kalmaktadır. 1891’de Vali Mahmut Celaleddin Paşa zamanında yaptırılan semahane 20 metreye 20 metre ebadında ve 7 metre yükseliğinde asma katlı, ahşap karkas-bağdadi tarzında inşa edilmiş olup, ortasında 16 direk üzerine oturmuş gizli kubbeli ve üzerine kiremit kaplı çatı ile örülmüştür. Ampir üsluplu yapı, İstanbul-Eyüp, Bahriye ve Galata Mevlevihaneleri’ne benziyor. Bu bilgiler dışında, orjinal yapının fotoğraf ve röleve çalışmaları İstanbul Anıtlar Kurulu Şube Müdüdürü Ali Saim Ülgen’in 27 Nisan 1953 tarihli raporunda var. Tekke ve zaviyelerin kaldırılmasıyla 1925 sonrası semahane bir süre mahalle mescidi, sonra karakol, sonra depo ve hatta ahır olmuş. 1950’lerde birkaç yıl Balkan Muhacirleri konaklama yeri olduğu da Albert Gabriel’in kitabında belirtiliyor. 30 Nisan 1953’te Vakıflar Genel Müdürlüğü, Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan mail-i inhidam kararı verip, yapı için yıkım izni istedi. Bugün ayakta olan anıt türbe dışında yapılar yıkılıp buraya 2 bin metrekare hacimli gömme su deposu yapıldı. Bugün yalnızca 15 yatır barındıran bir türbenin olduğu saha ziyarete kapalı, bakımsız ve perişan durumdadır. Semahanenin yeniden yapımı, su deposu sebep gösterilip engellendi. Ata yadigarı eserin ihyası, özellikle türbenin de yıkılıp geleneksel mimarimize uygun yapımı aslında 600-700 bin liralık bir iştir. Yol kenarına çekilip yapılabilecek olan müze-semahane, bölgedeki karanlık ölüm sesizliğini giderecek. Türbede ebedi uykudakilerin ruhu şad olacaktır” dedi.

Osmangazi İlköğretim Okulu yanındaki Kalenderhane’nin de modernize edilebileceği operasyon, bugünlerde çalışmaları yapulan iç ve dış surlara da anlam kazandıracağını belirten Emre, “Dış sur kapısından batıya, Bayram yerine giderken sağda ihya edilmiş mevlivihane müzesi ve ziyarete açık türbe ile kalenderhane kitaplığı Osmangazi İlköğretim ve Pınarbaşı mesiresi bütünleşecek, karşıdaki mezarlık duvarı da elden geçirilirse bölge tarihine uygun bir görünümüne kavuşacaktır. Osmangazi ve Büyükşehir Belediyeleri neler yapmadılar ki, bu işe de el atılır ümidindeyiz” dedi.

Numaniye Dergahı Banilerinden Safiyuddin Erhan’da Bursa Mevlevihanesi’nin fotoğraflarının elde olması sebebiyle Vakıflar tarafından binanın yeniden ihyasının rahatlıkla yapılabileceğine dikkat çekti. Safiyuddin Erhan, “Vakıflar tarafından kurulun müsaadesi ile yapının oturduğu alan su deposunu ortadan kaldırmayacak şekilde kaydırılarak yeniden yapılabilir. Bunda bir mahzur yoktur. Mesnevi okunan bir tarihi mekan Bursa sur çalışmalarına da anlam katar. Bu konuda İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kara ile birlikte hazırlayıp 2007 Mevlana yılı münasebeti ile Kültür Bakanlığı’na yolladığımız fotoğraflı dilekçeden bir netice çıkmadı. Bursa milletvekili seçilen Vakıflar’dan sorumlu Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç beyin bu konuya teveccüh gösterip 2013 vakıflar programına Bursa Mevlevihanesi’ni aldırmalarını ümit ediyoruz” diye konuştu.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Tarihi Kültürel Miras ve Eski Eserleri Sevenler Kunumu Üyesi Ali Turan da Büyükşehir Belediyesi’nin depoyu gerekçe göstererek, mevlevihaneyi yaptırmamasının büyük bir yanlışlık olduğunu kaydederek, “Büyükşehir Belediyesi sanki Bursa Mevlevihanesi inşa edilirse, kendi yaptığı sur çalışmaları gölgelenir gibi bir yanlış düşüncenin içerisine giriyor. Başkan Recep Altepe, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün mevlevihaneyi yapması konusunda destek verdiğini kamuoyuna açıklamalıdır” dedi.

Gazeteler

Neyzenler Kabristanı
Neyzenler Kabristanı 400 372 Hz. Mevlâna Dergâhı

30 Mayıs 2012

Mevlana Dergahı Bahçesindeki Neyzenler Kabristanı 1926 Yılındaki Haline Dönüştürülüyor.

Konya’da Mevlana Müzesi bahçesinde bulunan ve “Neyzenler Kabristanı” olarak bilinen bölüm, 1926 yılında müzenin ilk müdürlüğünü yapan Yusuf Akyurt’un çektiği fotoğraf arşivi, kullanılarak orjinal haline dönüştürülüyor.

Konya’da Mevlana Müzesi bahçesinde bulunan ve “Neyzenler Kabristanı”olarak bilinen bölüm, 1926 yılında müzenin ilk müdürlüğünü yapan Yusuf Akyurt’un çektiği fotoğraf arşivi, kullanılarak orjinal haline dönüştürülüyor.

Mevlana Müzesi Müdürü Yusuf Benli, müzenin ilk müdürlüğünü yapan Yusuf Akyurt tarafından çekilen ve arşiv haline getirilen siyah-beyaz fotoğrafları kullanılarak mezarları tek tek tespit ettiklerini söyledi. Değişik açılardan çekilen fotoğraflardan mezarların konumlarını belirlediklerini ifade eden Benli, muhafaza altındaki mezar taşlarının orjinal şekliyle yerlerine yerleştirileceğini bildirdi.

Mevlana Müzesi’nin restorasyon ve röleve çalışmalarına 2009 yılından itibaren başlanıldığını hatırlatan Yusuf Benli şu bilgileri verdi:

“Müzenin film arşivinde, dergahın ön bölümünde bir mezarlığın bulunduğu görülmekte. 2009 yılına kadar çeşitli nedenlerle düzenlemeler yapılmış. Mezarlık olan bölüm değiştiriliş. 2009 yılından sonra müzenin röleve ve restorasyon çalışmaları kapsamında ilk etapta derviş hücreleri restore edildi. Şimdi de ana zeminde bir çalışma yapılıyor. Bu çalışmalar kapsamında 1926 yılındaki orjinal fotoğraflardan tespit ettiğimiz şekliyle dergah önündeki mezar bölümünü orjinal hale getireceğiz. Bu çalışma çerçevesinde müzenin cam film arşivindeki fotoğraflardan tek tek mezar taşları tespit edildi. 20 mezar taşının üzerlerindeki yazılar tercüme edildi. Mezar taşının ayrıştırma çalışması devam ediyor. Bu tespit ardından orjinal yerlerine yerleştirilecek. Her bir mezarın tanıtıcı levhaları da yanlarına konulacak.”

SADECE NEYZENLER KABRİSTANI DEĞİL

Mezar taşlarının kimlere ait olduğunu da belirlediklerini ifade eden Yusuf Benli şöyle devam etti:

“Mezar taşlarının 3 tanesinin türbedar (Türbe hizmeti gören kişi), 2 neyzen, 1 sertabbah(aşçı dede), 1 adet de sertarik (Tarikat başı) mezar taşı olduğunu belirledik. Bunlar yönetici kadroların mezar taşları. Bu alandaki en erken taşın 1032 yılında yapılmış Yusuf Ağa isimli bir kişiye ait olduğunu belirledik. Bugün neyzenler mezarlığı olarak bilinen alanın sadece neyzenlere ait olmadığını sertariklerin, türbedarların, sertapların ve dervişlerin defnedildiği önemli bir mekan olduğunu tespit ettik. Buralya defnedilen insanların da dergahın içerisinde en üst mevkide bulunduklarını görüyoruz.”

Haberler

Sultan’ın daveti
Sultan’ın daveti 550 383 Hz. Mevlâna Dergâhı

16 Mayıs 2012

Hz. Mevlana’yı Konya’ya davet eden Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın mektubunun el yazması kopyası bulundu.

Zamanın savcısı konumundaki 1890’lı yıllarda yaşayan bir kişinin tuttuğu notlar arasında Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın kendisini Konya’ya davet ettiği mektubun el yazması kopyasının da yer aldığı eserler, torunları tarafından Konya Yazma Eserler Bölge Kütüphanesi’ne bağışlandı.

Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatı Bölümü Fars Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Adnan Karaismailoğlu, kaynaklarda Sultan Alaaddin’in, Hz. Mevlana’nın babasını Konya’ya davet ettiğinin bilindiğini ancak şimdiye kadar konuyla ilgili daveti içeren yazılı bir belge bulunamadığını söyledi.

Yazma Eserler Kütüphanesi’ne bağışlanan metnin böyle bir yazının varlığını gösterdiğini belirten Karaismailoğlu, ”Sultan Alaaddin Keykubad’ın Hazret-i Mevlana Karaman’da iken gönderdiği tahriratın bir fıkrası. Mektupta yer alan ifadeler, olgun bir Türkçeyle yazılmış” dedi.

Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat, ”Ey hakikat alemini aydınlatan güneş” diye başlayan mektubuyla Mevlana’yı Konya’ya davet ediyor.

Mevlana’da namaz kılmak
Mevlana’da namaz kılmak 300 300 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlana’da namaz kılmak mümkün mü?

M. Ali Köseoğlu

Geçtiğimiz hafta Mevlana ailesinin Konya’ya gelişleri çeşitli programlarla kutlandı.

Hafta sonunda da TYB Konya Şubesi’nde Mevlana Araştırmaları Enstitüsü ile birlikte ‘Günümüzdeki Türkiye Mevlevihaneleri’ başlığı altında ‘önemli’ bir program icra edildi.

Enstitü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler’in sunumun ardından yaptığı açıklamalar üzerinde durulmaya değer.

Nuri Şimşekler’in anlatımından öğreniyoruz ki:

-Konya Mevlana dergâhı, âsitane-i âliye olarak kabul edilmiş ve birçok Mevlevi buradan yetişerek diğer Mevlevihanelere ‘Dede’ olarak gönderilmiştir. Daha sonra Afyon, Kütahya, Manisa gibi yerlerde de bu âsitane-i âliye’ler açılarak diğer Mevlevihanelere ‘Dede’ler yetiştirilmiştir.

Bugün Edebiyat Fakülteleri, İlahiyat Fakülteleri, Güzel Sanatlar Fakülteleri, Devlet Konservatuarları ve Mimarlık Fakültelerinde verilen eğitimin tamamının verildiği bir eğitim kurumlarıdır Mevlevîhaneler.

***

Mevlana Araştırmaları Enstitüsü’nün iki anabilim dalında yüksek lisans açma çalışması içinde olduğunu da bu program vesilesiyle öğrendik.

Peki ama buradan yüksek lisansını tamamlayanlar nerelerde istihdam edilecek?

İşte bu sorunun cevabını da Nuri Hoca veriyor:

Buradan mezun olanlar, Mevlevîhanelerde görevlendirilerek Mevlana ve Mevleviliği insanlara doğru olarak anlatacaklar.

Nuri Hoca, Mevlana Müzesi’nde bile ‘Mevlana uzmanı’ bir tek kişinin olmadığını, insanların ‘sanat tarihi’açısından müzede sergilenenlerden çok Mevlana’nın felsefesiyle ilgilendiklerini söylüyor.

Ama ne acıdır ki, bu konuda ‘uzman’ bir istihdam yok.

***

Bugün Mevlevîhanesiz Mevlevîler ve Mevlevîsiz Mevlevîhanelerle karşı karşıya olduğumuzu buruk bir gülümsemeyle anlatıyor Nuri Şimşekler…

Bütün Mevlevîhanelerin Mevlevîsiz ve amacı dışında kullanıldığını…

İyi ama ‘dergâh ve tekkeler kapatıldı’ diyoruz…

Yeniden Mevlevihanelerin kendi havzasına kazandırılması mümkün mü?

***

Yeni olmayan ama çılgın bir teklif geliyor Nuri Hoca’dan:

Mevlana türbesinin bulunduğu kısımla Mevlana Müzesi birbirinden ayrılmalıdır. Türkiye’nin başka hiçbir yerinde para verilerek bir türbeye girilmez. Ama maalesef Konya’mızda Mevlana türbesi para ile ziyaret ettiriliyor.

İşte bu çok yerinde bir tespit…

Çeşitli konularda çalışmalarda bulunan İl Genel Meclisi bu konuyu da gündemine alsa ne olur?

İyi bir sonuç çıkabilir ortaya…

Bu düşünceye benim de bir teklifim olacak…

‘Ayasofya ibadete açılsın’ derken burnumuzun dibindekini göremiyoruz…

Mevlana Müzesi’nde semahane ile birlikte XVI.yy’da yapılan bir mescit bulunuyor

Ve bu mescit ibadete kapalı…

Nuri Hoca’nın teklifiyle birlikte, Müze ve türbe birbirinden ayrılırsa bu mescitte ibadet de mümkün olabilir.

Ne dersiniz?

Memleket Gazetesi

Mevlevihaneler konuşuldu
Mevlevihaneler konuşuldu 300 245 Hz. Mevlâna Dergâhı

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin 2012 Kültürel Etkinlikleri çerçevesinde bu hafta Türkiye’de bulunan Mevlevihaneler konuşuldu.

Hz. Mevlâna’nın Konya’ya geliş yıldönümü dolayısıyla Konya İl Halk Kütüphanesi’nde düzenlenen konferansta Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, “Günümüzdeki Türkiye Mevlevîhâneleri” konulu bir sunum yaptı. read more

Yenilikler…
Yenilikler… 240 175 Hz. Mevlâna Dergâhı

28 Şubat 2012

Hz. Mevlana Dergahında, Hz. Mevlana’nın ünlü eseri olan Mesnevi’nin, dijital olarak ziyaretcilere sunulması ilgi görüyor.

Konya’da her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Mevlana Müzesi’nde, Hz. Mevlana’nın ünlü eseri olan Mesnevi’nin, dijital olarak ziyaretcilere sunulması ilgi görüyor. Kitap şeklinde oluşturulan dijital Mesnevi’yi okumak isteyenler, dokunmatik ekran sayesinde sayfalarını çevirebiliyor.

Mevlana Müzesi Müdürü Yusuf Benli, müzenin restorasyon çalışmaları kapsamında ziyaretçilerin Mevlana’nın eseri Mesnevi’nin tüm sayfalarını görüp inceleyebilmeleri için kitap şeklindeki dijital Mesnevi’yi hazırladıklarını ifade etti.

Restorasyonu gerçekleştirilen Derviş Hücreleri adı verilen odaların birinin dijital Mesneviye tahsis edildiğini belirten Yusuf Benli, şunları söyledi

Odaya giren ziyaretçiler dijital Mesnevi’nin önüne gelerek aynı kitap sayfalarını açar gibi el hareketiyle sayfaları çevirebiliyor. Böylece Mesnevi’nin orjinal sayfalarını görebiliyor. Ayrıca Mesnevi’den 19 beyit Arapça, Farsça, İngilizce ve Türkçe olmak üzere 4 ayrı dilde projektör ile duvara yansıtılarak ziyaretçilere okuma olanağı sağlıyor. Aynı odada camlı korumalı bölümde Mesnevi’nin orjinal halide sergileniyor.”dedi.

Haberler

Hücrelerin restorasyonu bitti.
Hücrelerin restorasyonu bitti. 250 193 Hz. Mevlâna Dergâhı

09 Kasım 2011

Mevlana Müzesi’nde 2009 yılında başlayan devriş hücrelerinin restorasyon çalışmaları tamamlandı.

Konya’da Mevlana Müzesi’nde 2009 yılında başlayan derviş hücrelerinin restorasyon çalışmaları tamamlandı. Restorasyon çalışmaları sırasında Mevlana’nın oğlu Sultan Veled ile arkadaşı Şems-i Tebrizi için de oda hazırlandı. Bu odalarda da Sultan Veled ve Şems-i Tebrizi’ye ait eserler ve eşyalar sergilenecek.

Müze Müdürü Yusuf Benli, Mevlana Müzesi’nde 2009 yılında başlayan derviş hücrelerinin restorasyon çalışmasının tamamlandığını ve teşhir çalışmalarına başlanıldığını belirtti. Benli, “Derviş hücreleri, 3’üncü Murat döneminde yaptırılan siluetine kavuştu, çünkü restorasyon çalışmaları sırasında derviş hücrelerinin o dönemde nasıl ve kimler tarafından kullanıldığıyla ilgili elimizdeki vesikalıklar doğrultusunda araştırma yaptık. Araştırmada Çelebi Odası, Sertarik Odası, Türbedar Odası, Aşçı Dede Odası ve diğer dervişlere ait odalar olduğu tespit edildi. Her biri için teşhir çalışmasına başlandı” dedi.

Yusuf Benli, restorasyon çalışmalarında derviş hücrelerinin yanı sıra daha önce müzede yer almamasına rağmen Mevlana’nın oğlu Sultan Veled ve arkadaşı Şems-i Tebrizi içinde oda tanzim edildiğini ifade etti. Müdür Benli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mevlana’nın oğlu Sultan Veled için de bir oda tahsis edildi. Onun kullandığı tılsımlı gömlek ve İbtidaname adlı eseri bu odada sergilenecek. Ayrıca Mevlana’nın yakın arkadaşı Şems-i Tebrizi için de bir oda hazırlandı. Bu odada da ona atfedilen eserler sergilenecek.”

Müze rekora koşuyor…
Müze rekora koşuyor… 483 300 Hz. Mevlâna Dergâhı

16 Haziran 2011

Yerli ve yabancı turistlerin gözde mekanlarından biri olan Mevlana Müzesi, 5 ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19 artışla 695 bin 974 kişi tarafından ziyaret edildi

Yerli ve yabancı turistlerin gözde mekanlarından biri olan Mevlana Müzesi, 5 ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19 artışla 695 bin 974 kişi tarafından ziyaret edildi.

Mevlana Müzesi Müdürü Naci Bakırcı AA muhabirine yaptığı açıklamada, müzenin geçen yıl Topkapı Sarayı ve Ayasofya Müzesi’nden sonra en fazla ziyaretçi alan yer olduğunu belirtti.

2010 yılında 1 milyon 733 bin 852 yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği müzeye dünyanın dört bir yanından turist geldiğini ifade eden Bakırcı, ziyaretçi sayısının her geçen gün arttığına işaret etti.

Bakırcı, geçen yılın 5 aylık bölümünde müzeyi 162 bin 664’ü yerli toplam 583 bin 610 turistin gezdiğini ifade ederek, şu bilgileri verdi:

”Bu yılın aynı döneminde Mevlana Müzesi’ni 510 bin 488’i yerli, 185 bin 486’sı yabancı olmak üzere toplam 695 bin 974 turist ziyaret etti. Bu rakamlara göre, müzeye gelen yabancı turist sayısında 14 artış, yerli turist sayısında da yüzde 21 oranında bir artış söz konusu. Genel toplamda ise müzeye gelen ziyaretçi sayısında bu yılın 5 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19’luk bir artış var.”

Bakırcı, son yıllarda Hazreti Mevlana ile müzenin tanıtımı noktasında önemli çalışmalar yapıldığını dile getirerek, yapılan tanıtım faaliyetlerinin ve müze içinde yapılan düzenlemelerin ziyaretçi artışında önemli etken olduğunu bildirdi.

Müze içinde 8 dilde sesli rehberlik hizmetini faaliyete geçirdiklerini vurgulayan Bakırcı, ”Gelen turistler 3 lira karşılığında kulaklık alarak bu hizmetten faydalanabiliyor. Turistler, gezdiği bölümler hakkındaki bilgileri kulaklıktan sesli olarak dinliyor” dedi.

-HIZLI TREN SEFERLERİNİN BAŞLAMASI

Daha önce müze girişinde sadece 2 turnike olması nedeniyle yığılmalar olduğunu, turnike sayısını 8’e çıkararak bu yığılmaların da önüne geçtiklerini anlatan Naci Bakırcı, ”Ayrıca Müze içindeki derviş hücrelerinde başlatılan restorasyon çalışmaları da tamamlandı. Bu hücreler tam anlamıyla hizmete girdiğinde daha hoş bir görünüm olacak. Tüm yapılan bu düzenleme, yenilik ve restorasyonlar müzenin ziyaretçilerinin artmasına önemli katkılar sağladı. Yakında Ankara-Konya Yüksek Hızlı Tren seferleri de başlayacak. Hızlı trenin yerli turist sayısını ciddi anlamda artıracağını düşünüyoruz. Bizi arayan birçok kişi Mevlana Müzesi’ne gelmek istediklerini, hızlı tren seferlerinin ne zaman başlayacağını soruyor” diye konuştu.

AA

Kitaplar Sanal Ortamda…
Kitaplar Sanal Ortamda… 198 155 Hz. Mevlâna Dergâhı

18 Mart 2011

Mevlana Müzesi İhtisas Kütüphanesi’nde bulunan tarihi kitaplar, internet ortamına taşınıyor.

Mevlana Müzesi Müdürü Naci Bakırcı, İhtisas Kütüphanesi’nde bulunan 3 bine yakın yazma eserin tamamını dijital ortama aktardıklarını belirtti. Naci Bakırcı, “Bunlar internet ortamına taşınıyor. 1-2 ay gibi kısa bir sürede çalışma tamamlanacak. Genel müdürlükten alacağımız izinle buradaki kütüphaneyi, internet ortamına açmış olacağız. Dünyanın her yerinden Mevlana araştırmacıları İhtisas Kütüphanesi’ne rahatlıkla erişebilecek.” dedi.

Mevlana’nın vuslatından sonra kütüphaneye ve türbeye binlerce kitap bağışlarının yapıldığını ifade eden Naci Bakırcı, şunları söyledi:

“Bunların içinde önemli bir bölümünü el yazması eserler oluşturuyor. Bir kısmı müze içerisinde sergilenirken, bir kısmı müzedeki İhtisas Kütüphanesi’nde, bir kısmı da Yazma Eserler Kütüphanesi’ndeki kolleksilyonlar arasında yer alıyor. Müze içerisindeki İhtisas Kütüphanesi, Selçuklu döneminden itibaren oluşturulmuş bir kütüphanedir. Bu kütüphane içerisinde 9 ve 10’uncu yüzyıla ait yazma eserler ile 13 ve 14’üncü yüzyıllarda Selçuklu dönemindeki beyliklere ait yazma eserler var. Ayrıca Mevlana’nın eserlerinin yanısıra Osmanlı döneminde hazırlanmış 150 divan yer alıyor. Ağırlıklı olarak Mevlana ve Mevlevilikle ilgili yazma eserler burada toplanmış. Selçuklu dönemi kitap sanatları ile ilgili bilgi verecek ciltler, ebrular ve tezhip örnekleri var. Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı döneminin karma bir kolleksiyonunu oluşturuyor. Artık dünyanın her yerinde Mevlana araştırmacıları İhtisas Kütüphanesi’ne rahatlıkla erişebilecek.”

Kıyafetler Onarılıyor…
Kıyafetler Onarılıyor… 225 178 Hz. Mevlâna Dergâhı

03 Mart 2011

Hz. Mevlana ve Babası Sultanü’l-Ulema Bahaeddin Veled’e Ait Kıyafetler, Orjinal Haline Dönüştürülüyor.

Konya’da bir kısmı müzede sergilenen bir kısmı da özel depoda saklanan Mevlana ve babası Sultanü’l-Ulema Bahaeddin Veled’e ait kıyafetler, orjinal haline dönüştürülüyor.

Mevlana Müzesi Müdürü Dr. Naci Bakırcı, yüzyıllar boyunca Mevlevi Şeyhleri ve diğer dervişler tarafından giyildiği için yıpranan Mevlana’nın kıyafetlerinin aslına uygun onarılacağını söyledi.

Naci Bakırcı, “Mevlana’ya ait olan bu kıyafetler yüzlerce yıl özenle Mevlevi Dergahı’nda korunmuş. Ama Mevlevi Şeyhleri ve diğer dervişler Mevlana’nın kıyafetlerini giyip her Perşembe akşamı Mevlana’nın türbesi önünde ruhaniyetinin üzerlerine sinmesi için dua etmişler. Mevlana Müzesi’ndeki kumaşların yıpranmış olmasının ana nedeni dervişlerin bunu yüzlerce yıl kullanmış olmalarından kaynaklanıyor. Ayrıca bazı kıyafetlerde korunmanın eksikliğinden dolayı kumaş üzerinde katlamalar ve yanlış ışıklardan dolayı solmalar oluşmuş” dedi.Kıyafetlerin boya analizlerinin da yapıldığını ifade eden Naci Bakırcı, şunları söyledi:

“Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğü’nden aldığımız izinle İstanbul Marmara Üniversitesi ve Türk-Amerikan Derneği ile birlikte ortak bir çalışma başlattık. Projenin başında Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Karadağ bulunuyor. Sağlam bir restorasyon ve konservasyonun yapılabilmesi için kıyafetlerdeki boyar maddelerin bilinmesi gerekiyordu. Bu çalışma çerçevesinde biz de bulunan Selçuklu kumaşlarının boya analizlerini öncelikle yaptırdık. Önümüzdeki günlerde boya analizlerinin raporları doğrultusunda bu kumaşların restorasyon ve konservasyon çalışmalarına başlanacak. Bu kumaşların bir kısmının tamamlama yoluna gidilecek. Bir kısmını da mevcut kumaşların aynı renkteki kumaşlar altına desteklenerek çalışmaları yapılacak. Yapılan çalışmaların ardından hem depolarda bulunan hem de teşhirde bulunan kumaşların ortamlarına uygun özel vitrinler yaptırılarak ziyaretçilere sunacağız.”

Mevlana Müzesi’nde bulunan kıyafetlerin Selçuklu dönemine ait nadide kıyafetler olduğunu belirten Naci Bakırcı, “Bunlar Türk Tesktil Sanatı’nın en nadide örnekleridir. Topkapı Sarayı’nda nasıl Osmanlı Sultanları’nın kıyafetleri bize Osmanlı döneminin kumaşı açısından ipuçları veriyorsa, Selçuklu dönemi kumaşlarını da Mevlana Müzesi’nde bulunan kumaşlardan öğrenebiliyoruz.” dedi.

DHA

Derviş Hücreleri Hizmete girdi…
Derviş Hücreleri Hizmete girdi… 300 225 Hz. Mevlâna Dergâhı

08 Aralık 2010

Mevlana Müzesi’nde başlatılan kapsamlı restorasyon çalışmaları kapsamında 16. yüzyıldaki orijinal haline dönüştürülen 17 derviş hücresinden 4’ü ziyarete açıldı.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, müzede yaklaşık 1 yıl önce başlatılan ve 2012 yılı sonuna kadar sürmesi beklenen kapsamlı restorasyon çalışmaları çerçevesinde ilk olarak derviş hücreleri ele alındı. 1574 yılında 3. Murat döneminde yapılan, 1934 yılındaki bir çalışmayla araları açılan 17 derviş hücresi, Konya Koruma Kurulundan alınan kararla aslına uygun restore edildi. Bu hücrelerden 4’ü örnek sergileme yapılarak ziyarete açıldı. Mevlana Müzesi Müdür Vekili Naci Bakırcı, yaptığı açıklamada, ziyarete açılan ‘Çelebi Odası’, ‘Mesnevi Han Odası’, ‘Mutrib Odası’ ve ‘Vakıf Katibi Odası’ hücrelerinin dergah döneminde kullanıldığı şekline uygun olarak teşhir ve tanziminin yapıldığını bildirdi.

Teşhir ve tanzimde müze koleksiyonundaki malzemeleri kullandıklarını ifade eden Bakırcı, ayrıca Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Anar Eyni’nin yaptığı ‘Mevlevi dervişi’ temalı mankenlere de yer verdiklerini kaydetti.

Bakırcı, diğer hücreler için proje çalışmalarının devam ettiğini vurgulayarak, ‘Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kültür ve Turizm Bakanlığı ile özel kuruluşların proje çalışmaları var. Bakanlık hangi projeyi uygun görürse sergilemeyi ona göre yapacağız. Teşhir ve tanzimlerin tamamlanmasıyla gelecek yılın mayıs ya da haziran aylarında bütün hücreleri 16. yüzyıldaki orijinal haliyle ziyarete açacağız’ diye konuştu.

Resimler yakında sitemizde yer alacaktır.

Ziyaretçi Rekoru
Ziyaretçi Rekoru 450 330 Hz. Mevlâna Dergâhı

09 Kasım 2010

Mevlana Müzesi’ni bu yılın 10 ayında 1 milyon 420 bin 546 yerli ve yabancı turist gezdi.

Konya’yı inanç turizmi açısından bir merkez haline getiren Mevlana Müzesi’ne olan ilgi, düzenlenen Mevlana’yı anma törenleri, yayımlanan kitaplar ve tanıtım faaliyetleri sayesinde her geçen yıl hızla artıyor.

Topkapı Sarayı Müzesi ve Ayasofya Müzesi gibi Türkiye’nin en fazla ziyaret edilen müzelerin arasında yer alan Müzesi, her yıl olduğu gibi bu yıl da Mevlana’nın ‘Gel’ çağrısına kulak veren yerli ve yabancı yüz binlerce kişinin adeta akınına uğradı.

– MÜZE BU YILIN 10 AYINDA 1 MİLYON 420 BİN 546 TURİSTİ AĞIRLADI-

2008 yılında 1 milyon 536 bin 980 yerli ve yabancı turist sayısıyla rekor kıran Müze, geçen yıl 1 milyon 116 bin 189’u yerli olmak üzere toplam 1 milyon 394 bin 844 ziyaretçi ile rekorun oldukça gerisine düştü.

Geçen yılın Ocak-Ekim döneminde 991 bin 827 yerli, 237 bin 788 yabancı olmak üzere toplam 1 milyon 229 bin 615 turistin gezdiği Müze’yi bu yılın aynı döneminde yüzde 15 artışla 1 milyon 58 bin 528’i yerli, 362 bin 18’i yabancı olmak üzere toplam 1 milyon 420 bin 546 kişi ziyaret etti.

– YIL SONUNDA YENİ BİR REKOR KIRILMASI BEKLENİYOR-

Bu ay ile Mevlana’yı anma törenlerinin düzenleneceği aralık ayında da 250 bini aşkın turistin Mevlana Müzesi’ne gelmesi bekleniyor. Yetkililer, yıl sonuna kadar Mevlana Müzesi’nin 1 milyon 700 bin ziyaretçi rakamını aşarak yeni bir rekor kırmasının beklendiğini bildirdi.

Ziyaretçi sayısındaki bu artışta havaların iyi gitmesinin büyük etkisi olduğunu dile getiren yetkililer, Müze Kart uygulamasının da Müze’ye gelen turist sayısının artmasında büyük etkisinin olduğunu bildirdi.

Konya Müzeler Müdür Yardımcısı Ayşenur Arar, Müze’nin bu yıl da İran ve Japonya başta olmak dünyanın dört bir tarafından yüz binlerce turistin akınına uğradığını bildirdi.

Mevlana’yı anma törenlerinin düzenleneceği Aralık ayında da törenlere gelen turistlerin Müze’yi ziyaret etmelerini beklediklerini anlatan Arar, Kasım ve Aralık ayında gelecek turistlerle birlikte Müze’nin yeni bir rekor kırmasını beklediklerini bildirdi.

Yenileme Çalışmaları
Yenileme Çalışmaları 450 330 Hz. Mevlâna Dergâhı

07 Kasım 2010

Giriş Noktası Değiştirilen Mevlana Müzesi’ndeki Turnike Sayısı 8’e Çıkarıldı

Mevlana Müzesi Müdür Vekili Naci Bakırcı,müze içerisindeki yeni yapılanmaların devam ettiğini söyledi.

Müzeye 1985’te dahil edilen gül bahçesinin bugüne kadar hiç kullanılmadığını ifade eden Bakırcı, müzenin giriş noktasını gül bahçesine taşıyarak burayı ziyaretçilere açtıklarını belirtti.

Bakırcı, müzenin girişlerinin artık gül bahçesinin olduğu güneyden yapılacağını dile getirerek, ‘4 olan turnike sayısını da 8’e çıkardık. Ziyaretçi ve grupların güneşin altında veya sıcakta hiç beklemeden 8 turnikeden girmelerini sağlıyoruz’ dedi.

Metrekareye en fazla ziyaretçi düşen müzelerden biri olduklarını bildiren Bakırcı, şunları kaydetti:

‘Ön bahçedeki 500 metrekarelik alanda günlük 10 bin ziyaretçi sirkülasyonu oluyordu. Bu yoğunluğu gül bahçesine taşıdık. Büyükşehir belediyesinin gönderdiği bankları da bahçeye yerleştirdik. Gül bahçesindeki dükkanlarda çaylarını içip, kitap ve hediyelik eşya alışverişleri yapabilen ziyaretçiler, müzeyi daha iyi tanıma imkanına sahip oluyor.’

Derviş Hücreleri
Derviş Hücreleri 450 330 Hz. Mevlâna Dergâhı

07 Kasım 2010

Mevlana Müzesi’nde başlatılan kapsamlı restorasyon çalışmalarında ilk olarak ele alınan derviş hücreleri, 16. yüzyıldaki orijinal haline dönüştürüldü.

Mevlana Müzesi’nde başlatılan kapsamlı restorasyon çalışmalarında ilk olarak ele alınan derviş hücreleri, 16. yüzyıldaki orijinal haline dönüştürüldü.

Mevlana Müzesi Müdür Vekili Naci Bakırcı, müzede yaklaşık 1 yıl önce başlatılan ve 2012 yılı sonuna kadar sürmesi beklenen kapsamlı restorasyon çalışmaları kapsamında ilk olarak derviş hücrelerinin ele alındığını söyledi.

1574 yılında 3. Murat döneminde yapılan 17 derviş hücresinin 1934 yılındaki bir çalışmayla aralarının açıldığını anımsatan Bakırcı, Konya Koruma Kurulundan alınan kararla burayı aslına uygun olarak restore etmek için çalışma başlattıklarını belirtti.

Bakırcı, çalışmalarda sona gelindiğini ve birkaç gün içerisinde restorasyonu tamamlanan bölümlerin kendilerine teslim edileceğini dile getirerek, ‘Aralık ayında ise derviş hücrelerini brandadan kurtaracağız. Aralık ayından itibaren iki bölümde örnek sergileme yapacağız. Teşhir ve tanzimlerin tamamlanmasıyla mayıs-haziran 2011 gibi bütün hücreleri 16. yüzyıldaki haliyle ziyarete açacağız’ dedi.

Restorasyon çalışmalarının yaklaşık 2 milyon liraya mal olduğunu bildiren Bakırcı, şunları kaydetti:

‘Derviş hücreleri tepeden tırnağa elden geçirildi. Postnişin, Çelebi hücresi, tarikatçı, vakıf katibi gibi dergahta olması gereken görevlileri restorasyon sonrası yeni düzenlenen odalarda sergileyeceğiz. Camekanlı bölümler artık olmayacak. Binanın beton kaplamaları kaldırıldı. Kasnaklarda düzenleme çalışmaları yapıldı. Güvenlik ve elektrik sistemleri ana kablolarla hücrelerin altına taşındı. Bundan sonra müzenin içerisinde kablo kirliliği olmayacak. 150 yıl önce yapılan ilaveleri kaldırdık. Bacalarından alt yapısından kadar hücrelerin tamamında çalışma yapıldı.’

– GECİKMENİN NEDENİ-

Yaklaşık 6-7 aylık bir gecikmeyle derviş hücrelerinin restorasyonun tamamlandığını ifade eden Bakırcı, restorasyona başlarken bazı şeylerin kararlaştırılamadığını, iki sefer proje değişikliğine gidildiğini bunun da gecikmeye yol açtığını söyledi.

İhaleye çıktıklarında camekanlı bölümleri korumayı düşündüklerini bildiren Bakırcı, ‘Daha sonra yeniden bir değerlendirme yaptık ve camekanlı bölümleri kaldırdık. Uygulamalar devam ederken arka arkaya çıkan yeni bulgular nedeniyle restorasyonda gecikme yaşandı. Kazıya başlayınca orijinal döşemeyi bulduk. Bunun altında binanın taşıyıcı kirişlerinin tamamen çürümüş olduğunu gördük. Çelebi odasına doğru hiç kullanılmayan bir giriş bulduk. Elde edilen veriler neticesinde restorasyon biraz gecikti’ diye konuştu.

– RESTORASYON 2 YIL DAHA SÜRECEK-

Derviş hücrelerindeki restorasyonun tamamlandığını, 2011 yılının bahar aylarıyla müzedeki restorasyon çalışmalarının yeniden başlayacağını anlatan Bakırcı, şöyle devam etti:

‘Kubbe-i Hadra’daki çinilerde zaman zaman düşmeler oluyor. Burada çini değişimi yapılacak. Mevlana Müzesi’ndeki ana teşhir 1954 yılında yapılmıştı. 1950’li yıllardaki sergileme mantığıyla ziyaretçilere sunulan müzedeki teşhir tanzim sistemini bütünüyle elden geçireceğiz. Selçuk Üniversitesi tarafından müzenin mescit bölümünde kurulacak izleme sistemi ile yapıdaki hareketleri izleyeceğiz. Yapıyla ilgili bilgilere ulaştıktan sonra bu bölümdeki restorasyona başlayacağız.’

Önümüzdeki 2 yıl içerisinde müzenin restorasyonunu tamamlamayı planladıklarını ve ödenek noktasında herhangi bir sıkıntılarının olmadığını vurgulayan Bakırcı, restorasyon sürecince müzeyi ziyarete kapatmayı düşünmediklerini sözlerine ekledi.

Sesli Rehberlik Sistemi
Sesli Rehberlik Sistemi 266 199 Hz. Mevlâna Dergâhı

21 Eylül 2010

Konya’da Mevlana Müzesi’nde ziyaretçiler için sesli rehberlik sistemi getirildi.

Mevlana Müzesi’nde uygulanmaya başlanan sesli rehberlik sistemi sayesinde, bugüne kadar çoğu kulaktan dolma bilgiye sahip yerli turistler, artık doğru ve ayrıntılı bilgiyle ağırlanacak.

Konya Müze Müdür Vekili Naci Bakırcı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi (DÖSİM) Merkez Müdürlüğünün, daha önce Topkapı Sarayı Müzesi ve Efes ören yerinde yerli ve yabancı ziyaretçilerin hizmetine sunulan sesli rehberlik sisteminin 1 Eylül itibariyle Mevlana Müzesi başta olmak üzere Ankara Anadolu Medeniyetleri, Göreme Açıkhava ve Ayasofya müzelerinde de faaliyete geçtiğini belirtti.

Türkçe, İngilizce, Almanca, Arapça, İspanyolca, Japonca ve Farsça dillerinde Mevlana Müzesi’nin sesli rehberlik sistemiyle tanıtımının, müze girişinde 2 liraya kiralanan kulaklıklı cihazla yapıldığını anlatan Bakırcı, ”Bu yeni sistemle cihaz üzerinde bulunan 60 düğmeyi gezi sırasında belli noktalarda eşleştiren turistler, bulundukları yerle ya da müzede sergilenen bazı eserlerle ilgili ayrıntılı bilgiyi dinleyebiliyor” dedi.

Bakırcı, daha önce müze içinde gürültüye neden olan rehberli grup turları için radyo frekansıyla çalışan seyyar mikrofon ve kulaklık düzeneği de kiralandığını, böylece gruplar için bilgilendirme yapan rehberlerin seyyar mikrofonu kısık sesle konuşarak müze içinde ses kirliliği olmadan turistleri bilgilendirebildiğini vurguladı.

Bu sisteme özellikle müzeyi ziyaret eden yerli turistlerin rağbet etmeye başladığını belirten Bakırcı, şunları kaydetti:

”Daha önce ziyaretçilere, müze girişindeki dev ekranda çeşitli dillerde yayınlanan sinevizyonla bilgi veriliyordu, fakat bu yeterli gelmiyordu. Yılda müzeyi ziyaret eden yaklaşık 1.5 milyon yerli turist hep burada dua edip gidiyorlardı. Artık dua etmek dışında doğru bilgiyle bilgilendirilmiş olarak buradan ayrılıyorlar. Müze içinde işaretlenen noktalarda yazılı numarayı elindeki cihaz üzerinde işaretleyen ziyaretçiler, o noktayla ilgili bilgi almakla kalmıyor, söz konusu yerin fotoğraflarını da cihazdan görebiliyor. Geçen yıl müzeyi 280 bin civarında yabancı turist ziyaret etmişti, bu yıl sayının 400 bine çıkacağını tahmin ediyoruz. Söz konusu sistem, müzeyi ziyaret eden yabancı ziyaretçilerin de memnuniyetini artırıyor.”

Sesli rehberlik sisteminin, alan darlığı nedeniyle kalabalıktan şikayet edilen müzenin sandukalar ve semahane bölümlerindeki yoğunluğu da azaltacağını ifade eden Bakırcı, ”Ana müze bölümünün gezilmesi, bilgilendirme süresine paralel olarak yaklaşık yarım saat sürüyor, bu da ziyaretçi sirkülasyonunu hızlandırıyor” dedi.

”SANDUKANIN MEVLANA’YA HÜRMETTEN AYAĞA KALKTIĞI” İNANIŞI…

Bakırcı ayrıca, sesli rehberlik sistemi sayesinde, bugüne kadar çoğu kulaktan dolma bilgiye sahip yerli turistler, artık doğru bilgiyle tanışmış olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

”60 ayrı konu başlığında, Müze’de sergilenen levhalar, Horasan Erleri, Mevlana’nın katibi Hüsameddin Çelebi, Mevlana’nın hayatı ve eserleri, Sakal-ı Şerif, en eski el yazması eser, üzerinde en fazla sayıda düğüm olan halı ve seccade gibi konularda bilgiler veriliyor. Müzede Mevlana’nın sandukasının yanında duran, konumlandırılma biçimi nedeniyle, 16. yüzyıldan sonra ‘Mevlana’ya hürmeten ayağa kalkmış’ şeklinde bilinmeye başlanan Mevlana’nın babası Bahaedden Veled’in sandukası hakkında da doğru bilgi veriliyor. Bu baş tarafı yüksek ahşap sanduka, Selçuklu döneminde Mevlana için yaptırıldığı, baş tarafının yüksek olmasının ise Ahlat’ta da örnekleri görülen, Orta Asya Türk geleneğindeki yüksek mezar taşı yapma geleneğinden geliyor. Sesli bilgilendirme sisteminde ayrıca Mevlana’nın Şems ile ilk karşılaşması da en doğru şekilde ziyaretçilere aktırılıyor.”

Bakırcı, uygulamanın başladığı günden bu yana yeni sistemle ilgili olumlu tepkiler aldıklarını, özellikle yerli turistlerin doğru bilgiler eşliğinde müzeyi gezmenin hazzını yaşadıklarını kaydetti.

Kitabe Asıl Yerine kondu…
Kitabe Asıl Yerine kondu… 500 332 Hz. Mevlâna Dergâhı

16 Temmuz 2010

Dergahın Ana Giriş Kapısının Üzerinden 1930 Yılında Sökülen ve Depoya Kaldırılan Kitabe Törenle Yerine Konuldu.

Mevlana Dergahı Müzesi’ndeki restorasyon çalışmaları tamamlanma aşamasına geldi. Sona gelinen çalışmalar çerçevesinde, dergahın ana giriş kapısının üzerinden 1930 yılında sökülen ve depoya kaldırılan kitabe törenle yerine konuldu.

Konya İl Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan, kitabenin yerine konulması dolayısıyla yaptığı açıklamada, hicri 992, miladi 1602 tarihini işaret eden kitabenin Sultan Selim Han oğlu Sultan Murad Han tarafından yazdırıldığını söyledi. Mustafa Çıpan, kitabenin 26.05.1930 tarih ve 980 kayıt numarasıyla Müze Envanter Defteri’ne kaydedildiğini belirten Mustafa Çıpan, “80 yıldır müzenin deposunda tutulan kitabe nihayet orijinal yerine, dervişan kapısının üzerine yerleştirildi.” dedi.

Kitabeyi Kültür ve Turizm İl Müdürü Mustaa Çıpanla birlikte yerine koyan Mevlana Dergahı Müzesi Müdürü Yusuf Benli de müzede geçen yıl başlayan restorasyon çalışmalarının tamamlanma aşamasına geldiğini söyledi. Restorasyonu 3-4 aya kadar bitirmeyi planladıklarını belirten Benli, Mevlana Dergahı’nın orijinal haline dönmesi için titiz bir çalışma gerçekleştirdiklerini ve ve kitabeyi de bu çerçevede orijinal yerine yerleştirdiklerini ifade etti.

KİTABE METNİ

Şeheni Sultân Murâd Han bin Selîm Han
Yapup bu Hânkâhı urdu bünyâd
Olalar Mevlevîler bunda sâkin
Okuna her seher vird ola irşâd
Görüp dil bu binâyı dedi târîh
Büyût-ı cennet-âsâ oldu âbâd

H.993

Açıklaması:

Selîm Han oğlu Sultan Murâd Han, bu Hânkâh’ı yaptırıp meydana getirdi.

Mevlevîler burada oturup (yaşayıp) her seher vakti vird ederek irşâd olsunlar.

Gönül bu binayı görüp târîhini şöyle söyledi: Cennete benzer evler (hücreler), âbâd oldu.

 

Dervişan Kapısı’nın kitabesi yerine konuldu
Dervişan Kapısı’nın kitabesi yerine konuldu 300 225 Hz. Mevlâna Dergâhı

09 Temmuz 2010

Mevlana Müzesi’nin 4 büyük giriş kapısından biri olan Dervişan Kapısı’nın 1930’da kaldırılan kitabesi tekrar eski yerine konuldu.

Selim Han oğlu Sultan Murad Han tarafından yaptırılan Derviş Hücreleri’nin giriş kapısına konulan kitabe, 26 Mayıs 1930 tarihinde harf inkılâbı dâhil çeşitli nedenlerle kaldırılmış. Mevlana Müzesindeki restorasyon kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kararı ile kitabe yerine konularak, kapının girişi orijinal haline kavuşturuldu.

Kitabeyi orijinal yerine İl Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan ve Konya Müze Müdürü Yusuf Benli birlikte yerleştirdi. Mustafa Çıpan, kitabenin Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun 3 Nisan 1997 tarihli kararı ve bakanlığın 10 Şubat 2010 tarih 2871 sayılı onayı ile yerine konulduğunu söyledi. Kitabelerin tarihi mekânların kaydını tutuğunu ve tarihe ışık yaktığını ifade eden Çıpan, “Kitabeler eserlere kayıt düşürmek için konulur ve çok güzel, zarif bir dille genellikle şairler tarafından yazılır. Üzerlerinde eseri kimin yaptırdığı, ne için yapıldığı, kaç yılında yapıldığı gibi bilgiler mevcuttur. Müzedeki restorasyon çalışmalarıyla her bölümün kitabelerini orijinal yerine yerleştireceğiz. Böylece müze çalışmalar bittiğinde orijinal haliyle konuklarını karşılamış olacak” dedi.

Çıpan, kitabede yazılanlar hakkında şu bilgileri verdi: “Şeheni Sultân Murâd Han bin Selim Han Yapup bu Hânkâhı urdu bünyâd olalar Mevlevîler bundan sâkin okuna her seher vird ola irşâd görüp dil bu binâyı dedi târih büyût-ı cennet-âsâ oldu âbâd. Hicri 993’ yazıyor Kitabedeki yazılar ebced cetveline göre toplandığında 993’e karşılık gelmektedir. Dolayısıyla kitabedeki zarif dil ortaya çıkmaktadır.”  Dervişan Kapısı’nın müzenin dört büyük kapısından biri olduğunu aktaran Konya Müze Müdürü Yusuf Benli de kapının orijinal halini alması için 1930’larda kaldırılarak Müze Envanter Defteri’ne kaydedilen kitabesini yerine koyduklarını bildirdi.

Kitabenin orijinal yerine koyulmasında fotoğraflardan yararlandıklarını ifade eden Benli, “Müzedeki restorasyon çalışmalarını çok titiz bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Amacımız müzenin orijinal haline kavuşması. Fotoğraflar kapsamında kitabenin üzerinde birde tuğra var. Bu tuğrayı da yerine koyacağız ve kapı eski haline kavuşmuş olacak” diye konuştu.

HASAN AYHAN – Merhaba
Minare Yenilendi…
Minare Yenilendi… 450 262 Hz. Mevlâna Dergâhı

05 Mart 2010

Mevlâna Müzesi Minaresi’ne genel bir restorasyon yapıldı.

Mevlana Müzesi’nde yaklaşık 7 ay önce başlatılan müze tarihinin en kapsamlı restorasyon çalışmasında ilk olarak derviş hücreleri ile minare ele alındı. Aleminden kaidesine kadar elden geçirilen minarenin restorasyonu tamamlandı, derviş hücrelerinde ise hummalı bir restorasyon çalışması devam ediyor.

Mevlâna Müzesi Minaresi’nin alemi, deprem sırasında yerinden oynamış ve yana doğru eğilmişti. Alemin düşme tehlikesinden dolayı minarede genel bir restorasyon yapıldı.

Minare’nin çürüyen külah kısmı yeniden yaptırılmıştır.

Alemin yenilenme çalışmaları…

Alem ve paratoner’in montaj çalışmaları.

 

Restorasyonda Son Durum…
Restorasyonda Son Durum… 400 300 Hz. Mevlâna Dergâhı

19 Mart 2010

İl Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan, düzenlediği basın toplantısında, Mevlana Müzesi’ndeki restorasyon çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi.

Çıpan, Mevlana Külliyesi’ndeki semahane, mescit ve derviş hücrelerinin 16. yüzyılda inşa edildiğini belirtti. 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılması üzerine 1927 yılında Atatürk’ün isteğiyle ‘Konya Asar-ı Atika Müzesi’ adıyla türbenin hizmete açıldığını dile getiren Çıpan, türbenin 1954 yılında yeni bir düzenleme ile ‘Mevlana Müzesi’ adını aldığını hatırlattı. Çıpan, Topkapı Müzesi’nden sonra en çok turist ağırlayan Mevlana Müzesi’nde rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerinin onaylanmasının ardından çalışmaların başladığını belirtti.

Derviş hücrelerinde kubbelerin üzerindeki fazla molozların atılarak kubbe kemerlerinde oluşan baskıların kaldırıldığını anlatan Çıpan, şu bilgileri verdi: “Derviş hücrelerinin duvarlarındaki çürümüş ahşap hatıllar değiştirilerek yerine yenileri konuldu. Hücrelerin dış duvarlarının derzleri tamamen sökülerek, Horasan harcı ile yenilendi. Dervişan kapısının dış kısmında güney yönde üst bölümde bozulmuş olan taşlar değiştirildi. Kubbelerin üzerindeki kurşun örtü kaldırıldı, restorasyon çalışmaları bittikten sonra yeniden kapatılacaktır. Hücrelerde bulunan ocak bacalarının kulelerinin tamiratları yapılacaktır.”

Kazılar sırasında, hücrelerin birleştiği geçiş noktasının altında eskiden kullanılmış orijinal su şebeke sisteminin ortaya çıkarıldığını bildiren Çıpan, şunları kaydetti: “Derviş hücrelerinin orijinal iç duvarlarına ulaşıldı, hücrelerin her birinin iç kısmı 45 ile 165 santimetre kazıldı, kemer aralıklarının duvar temelleri tespit edildi ve özgün malzemeyle tamamlandı. Yapılan kazı çalışmaları sonucunda derviş hücrelerinin orijinal zeminine ulaşıldı. Kasnak sistemine ulaşmak için kubbelerin üzerindeki fazla molozlar atıldı, kubbe kemerlerinde oluşan baskı kaldırıldı. Kubbelerin dış kısmında yapılan çalışmalarda orijinal durumu bozulmadan kubbe kasnağının kirpi saçakları tespit edildi ve diğer kubbe kasnakları buna göre yenilendi.”

Restoresyon başladıktan sonra yeni bir tadilat projesine ihtiyaç duyulduğunu ve bu nedenle çalışmaların biraz uzadığını söyleyen Çıpan, derviş hücrelerinin orijinal durumuna dönüştürülerek bağımsız birer oda haline getirileceğini ifade etti.

Mevlana Müzesi’ndeki mevcut giriş turnikelerinin kaldırılacağını belirten Mustafa Çıpan, girişlerin daha rahat olması için bahçe duvarının yıkılarak turnike sistemi kurulacağını, çıkışların da gül bahçesinde halen kapalı tutulan kapıdan yapılacağını dile getirdi.

Gülbahçesine Büfe…
Gülbahçesine Büfe… 500 194 Hz. Mevlâna Dergâhı

10 Mart 2010

Bakanlığın almış olduğu bir kararı ile Mevlana Gülbahçeye alışveriş için büfe yapıldı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı aldığı bir kararla, 56 Müze ve Örenyerinin kafeterya ve satış büfelerinin işletmesini Bilkent Holding’e bağlı olan Bilintur şirketine devretti.

Konya’da da Mevlana Müzesi arkasında bulunan tarihi Gülbahçe’nin arka kapısının girişi ticari işletme için uygun görüldü. Merkezin yapılmasının ardından Mevlana Müzesi’ne girişler bu bölgeye yapılacak olan yeni geçişlerden sağlanacak.

Yetkililer, “Bilintur, sadece mağaza işletmeyecek olup, müze ve ören yerlerinin tanıtımı ile ilgili Türkçe ve yabancı dillerde basılı veya dijital yayınlar, tıpkıbasımlar hazırlayarak satış yerlerinde ziyaretçilere ulaştıracak, yayınların dünya pazarlarına ulaşmasını sağlayacaktır. Bilintur’un bütün projeleri ile işlem ve hesapları Bakanlık tarafından denetlenecektir” diye belirtildi.

Semahâne Yenilendi…
Semahâne Yenilendi… 500 307 Hz. Mevlâna Dergâhı

07 Mart 2010

Mevlana Müzesi’nin Semâhane bölümünün eskiyen taban döşemeleri yenilendi.

Taban tahtalarının eski durumu.

Taban tahtalarının sökümü

Taban tahtalarını yenileme çalışmaları

Taban tahtaları yeniden döşenirken, elektrik, güvenlik ve teşhir tanzim için gerekli olan kablo sistemi yerleştirildi.

Konya Müzesi’nin Kuruluşu konferansı
Konya Müzesi’nin Kuruluşu konferansı 198 152 Hz. Mevlâna Dergâhı

Konya Müzesi’nin Kuruluşu

Turkish Cultural Foundation Türkiye Şubesinde, “Konya Müzesi’nin Kuruluşu” konulu konferans yapılacak.

29 Ocak 2010

Turkish Cultural Foundation Türkiye Şubesi’nin düzenlediği, Türk Kültürü ve Sanatı konferans dizisinde Şubat ayında “Konya Müzesi’nin Kuruluşu” konulu konferans yapılacak.

Mevlana Müzesi Müdür Yardımcısı Dr. Naci Bakırcı’nın sunacağı konferansta Anadoluda kurulan ilk Müzenin Konya’da olmasından başlayarak, Mevlana Müzesi, Sultan Alaaddin Sarayı ve Türbesi, Etnografya müzesinin kuruluşu ve Konya’da Müzeciliğin bügünkü durumu anlatılacak.

Konferans Turkish Cultural Foundation Türkiye Şubesinde 3 Şubat Çarşamba güünü saat 16.30 da başlayacak.

Adres: Turkish Cultural Foundation Türkiye Şubesi

Cumhuriyet Caddesi Cumhuriyet Apt. No: 17/1 Taksim İstanbul

Restorasyon Çalışması
Restorasyon Çalışması 314 210 Hz. Mevlâna Dergâhı

Restorasyon Çalışması

Müze Müdürü Benli: ”Derviş hücrelerinin restorasyonu Şeb-i Arus törenlerine yetişmeyecek”

30 Kasım 2009

Mevlana Müzesi’nde yaklaşık 3 ay önce başlatılan müze tarihinin en kapsamlı restorasyon çalışmasında ilk olarak derviş hücreleri ile minare ele alındı. Aleminden kaidesine kadar elden geçirilen minarenin restorasyonu tamamlandı, derviş hücrelerinde ise hummalı bir restorasyon çalışması devam ediyor.

Ayrıca restorasyon kapsamında müzenin simgesi olarak kabul edilen Kubbe-i Hadra’nın dökülen çinilerinin yerine yenileri konulacak, eskileri tamir edilecek. Müzenin mevcut vitrin sistemi değiştirilerek, eserler yeni vitrinlerde sergilenecek. Müze içi ve dışındaki aydınlatma sistemleri değişecek ve müzenin havasına uygun bir biçimde yeniden düzenlenecek. Bahçede de düzenleme yapılacak.

Mevlana Müzesi Müdürü Yusuf Benli, müzede yaklaşık 3 ay önce başlatılan restorasyonda derviş hücrelerindeki çalışmaların devam ettiğini, ziyaretçi akışını aksatmamak için genel restorasyonu peyderpey sürdürdüklerini söyledi.

-DERVİŞ HÜCRELERİ 16. YÜZYILDAKİ HALİNE GETİRİLECEK-

Derviş hücrelerinin tek tek ele alınarak 16. yüzyıldaki orijinal konumuna getirilmeye çalışıldığını anlatan Benli, ”Müzede tarihin en kapsamlı restorasyonunu gerçekleştiriyoruz. Derviş hücrelerinde bulunan 17 hücrenin kasnak bölümü ortaya çıkarılacak. Hücrelerin arasındaki tüm duvarlar kaldırılmış durumdaydı. Biz yeniden hücreleri böleceğiz. Penceresini, kapısını ve kot sistemini orijinal haline getireceğiz. 16. yüzyıldaki derviş hücresinde yaşantı nasıl ise o hale getirmeye çalışıyoruz” dedi.

Müzede geçmiş yıllarda mimari yapıda bazı değişiklikler ve farklılıklar yapıldığını da belirten Benli, şunları kaydetti:

”Örneğin, Derviş han kapısındaki yapım kitabesi, yerinden sökülmüş. Restorasyonla, bu şekilde mimariyle özdeş olan kitabe de orijinal yerine oturtulacak. Restorasyon tamamlandığında hücrelerde yeni fonksiyonlar, yeni teşhir tanzimler oluşturulacak ve herkesin bildiği müze sunumu tamamen değişecek. Bu odaların içerisinde bizim ‘4 numaralı oda’ olarak ifade ettiğimiz hücrede, 16. yüzyıldan kalma ana taban ortaya çıkarıldı. Bu taban olduğu gibi korunacak. Ayrıca bu çalışmalar esnasında çıkarılan bütün malzemeler bir odada sergilenecek. Şu anda teşhir tanzim uzmanı arkadaşlarımız bu odalar üzerinde çalışma yapıyorlar. Biz bu odalarda daha çok bir interaktif müzecilik oluşturmayı düşünüyoruz.”

-ŞEB-İ ARUS’A YETİŞMEYECEK-

”Derviş hücrelerinin restorasyonu Şeb-i Arus törenlerine yetişmeyecek” diyen Benli, çalışmalarda her şeyin orijinaline uygun ve rahat bir zaman dilimi içerisinde yapılması taraftarı olduklarını bildirdi. Benli, şöyle devam etti:

”Elbette biz de hücrelerin Şeb-i Arus törenlerine yetişmesini istiyorduk. Ancak teşhir tanzimini de bu işin içine aldığımız zaman, şu şartlar altında yetişmesi mümkün değil. Ancak derviş hücreleri dışında, Huzur-u Pir (türbe) bölümü ve diğer bölümler ziyarete açık. Şeb-i Arus törenleri en yoğun ziyaretçi aldığımız dönem. Törenler esnasında müze içine daha rahat giriş sağlamak istiyoruz. Bunun için de çalışmalarımız sürüyor. Bu dönemde bütün tedbirleri alıp, rahat giriş ve çıkış sağlayarak müzedeki hizmetlerimize devam edeceğiz.”

-RESTORASYON ZİYARETÇİ SAYISINI ETKİLEMEDİ-

Mevlana Müzesi’ni 2008 yılında yaklaşık 2 milyon kişinin ziyaret ettiğini anımsatan Benli, restorasyon çalışmalarının ziyaretçi sayısını olumsuz etkilemediğini bildirdi.

Dünya müzelerinde restorasyon sırasında ziyaretçi alınmadığını aktaran Benli, ”Fakat biz bunu yapmadık ve müzeyi ziyarete açık tuttuk. 2008 yılı ekim ayında yabancı ziyaretçi sayımız 24 bin iken, 2009 yılının aynı ayında 50 bin yabancı turist müzeyi ziyaret etti. Bu da bize restorasyon çalışmalarının ziyaretçi sayısını olumsuz etkilemediğini gösteriyor” diye konuştu.
Benli, derviş hücrelerinin restorasyonun 2010 yılı ilkbahar aylarında bitirilmesinin hedeflendiğini, genel restorasyonun ise 2 yıl daha sürebileceğini sözlerine ekledi.

Ramazan’da Ziyaretçi arttı.
Ramazan’da Ziyaretçi arttı. 450 257 Hz. Mevlâna Dergâhı

Ramazan’da Ziyaretçi arttı.

Mevlana Müzesi’ni Ramazan ayında 140 bin kişi ziyaret etti

25 Eylül 2009

Mevlana Müzesi, Ramazan ayı ve bayram süresince yerli ve yabancı 140 bin kişi tarafından ziyaret edildi. Yabancı ziyaretçilerin sayısında bir önceki yılın aynı dönemine göre artış gözlendi.

Türkiye’nin en fazla ziyaretçi çeken merkezlerinden biri olan Mevlana Müzesi’ne yerli ve yabancı turistlerin ilgisi her yıl artıyor. Mevlana Müze Müdür Yardımcısı Dr. Naci Bakırcı, Ramazan ayı boyunca yerli ve yabancı 120 bin kişinin müzeyi gezdiğini söyledi. Ziyaretçi sayısının tatil sezonu sonu olması ve kışa yaklaşılması nedeniyle az olduğunu ifade eden Bakırcı, “Önceki yıllarla kıyaslandığında turist sayısında artış var. Özellikle de yabancı turistlerin arttığı göze çarpıyor. Bayramda yaklaşık 20 bin kişi Mevlana Müzesi’ni gezdi. Müzenin ziyaretçi sayısı 2 milyona doğru gidiyor.” dedi.

AB ÜLKELERİNDE İSPANYOLLAR, UZAKDOĞU’DA JAPONLAR İLK SIRADA

Mevlana’nın ‘gel’ çağrısı sadece Türkiye’de değil dünyanın dört bir yanından kabul görmeye devam ediyor. Avrupalı turistler turizm sezonlarında Mevlana’ya gelirken, Japon, Çin ve Koreliler ise ucuz olması nedeniyle ağırlıklı sezon sonunu tercih ediyor. Önemli bir kısmı ise yılın her döneminde ziyaretlerini sürdürüyor.

Müze Müdür Yardımcısı Bakırcı, İspanyolların ve Japonların Mevlana’ya ilgisinin daha fazla olduğunu kaydetti. Mevlana’nın türbesini ziyaret eden Avrupalılar içersinde ilk sırayı İspanyolların aldığı bilgisini veren Bakırcı, “Müzeyi en fazla ziyaret eden Avrupalılar İtalyanlar, Fransızları ve Almanlar. Uzakdoğu ülkelerinde ise Japonlar ilk sırada yer alırken, Kore, Çinlilerin sayısı da her geçen gün artıyor.” şeklinde konuştu.

Öte yandan Mevlana Müzesi’ni geçen yıl 1 milyon 500 bin kişi ziyaret etmişti. (CİHAN)

Mevlana Müzesi iki kısma ayrılmalı
Mevlana Müzesi iki kısma ayrılmalı 1024 683 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlana Müzesi iki kısma ayrılmalı

SÜMAM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Şimşekler Mevlana’nın sandukasını ziyaretin ücretsiz olması gerektiğini belirtti.

24 Eylül 2009

10 yıla yakın bir süredir sürekli olarak Mevlana Müzesi diye adlandırılan kompleksin iki bölüme ayrılması gerektiğini vurguladıklarını anlatan Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Şimşekler, “Birinci bölüm Hz. Mevlana’nın ve diğer Mevlevi büyüklerinin mezarlarının bulunduğu bölümdür. Bu bölüm, müzede sergilenen eşyalardan ayrı tutulmalı ve Mevlana’nın mezarının bulunduğu bölüme giriş ücretsiz olmalıdır. İkinci kısımda ise müzelik eşyalar ve diğer tarihi malzemeler sergilenmeli ve bu kısım ücretli olmalıdır” diye konuştu.

TOPKAPI SARAYI’NDA DA EDEBE RİAYET EDİLMİYOR

Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, Hz. Mevlana’nın mezarının da bulunduğu Mevlana Müzesi’nde yapılan saygısızlığın bir benzerinin de İstanbul’daki Topkapı Sarayı Müzesi’nde olduğunu söyledi. Peygamberlere ait olan bazı eşyaların sergilendiği ve içerisinde sürekli Kuran’ı Kerim okutulan bu bölümün de edep dışı kıyafetlerle ziyaret edilebildiğini söyleyen Şimşekler “Biz kendi değerlerimize sahip çıkmadıkça, saygı göstermedikçe, edebe riayet etmedikçe, başkalarından bunu bekleyemeyiz. Tamam, Hz. Mevlana ‘Ne olursan ol yine gel’ demiş olabilir. Ama bu gel daveti edeple gel demektir. Gel ama geldiğin gibi git demek değildir. Hz. Mevlana bir rubaisinde ‘Elbiselerini çıkarıp bizim denizimizde yıkanmayacaksan hiç gelme’ demiştir. Mevlana’nın buradaki kastı önceki düşünce, önyargı, kin, nefretten tamamen soyutlanarak, duygularını sil, yok et ve öyle gel demektir” dedi.

Uyarıcı Tabelalar çogaldı…
Uyarıcı Tabelalar çogaldı… 216 170 Hz. Mevlâna Dergâhı

Uyarıcı Tabelalar çogaldı…

Konya’da Mevlana Müzesi’nde ziyaretçiler için kılık-kıyafet düzenlemesi getirildi.

19 Eylül 2009

Konya’da Mevlana Müzesi’nde ziyaretçiler için kılık- kıyafet düzenlemesi getirildi. Müze’nin girişine asılan ‘Huzur-ı Pir’ (Pir’in Huzuru) başlıklı uyarıcı tabelada, ‘şortla girilmemesi’ maddesi de yer aldı. Kültür ve Turizm İl Müdürü Mustafa Çıpan, Mevlana Müzesi’nde uyarı yazıları bulunmasına rağmen ziyaretçilere, kılık kıyafet konusunda her hangi bir zorlamanın söz konusu olmadığını belirtti. Çıpan, uyarının insanların daha derli toplu, kendilerince de daha uygun bir kıyafetle içeriye girmelerini temini maksadıyla yapıldığını söyledi.

Yılda yaklaşık 500 bini yabancı toplam 2 milyon kişinin ziyaret ettiği Mevlana Müzesi’nde kılık kıyafet düzenlemesi getirildi. Müze’nin girişine yasak olan kuralların bulunduğu ‘Huzur-u Pir’ (Pir’in Huzuru) yazılı uyarıcı tabela da kılık kıyafet düzenlemesi ile ilgili de madde bulunuyor. Üzerinde şort olan bir kadın ve erkek figürü bulunan fotoğrafın üzerine yasak olduğunu belirten yatay çizgi çizilerek, resmin altında da ‘Uygunsuz kıyafetle girmek yasaktır’ yazısının yazılması dikkat çekti. “Huzur-u Pir’ tabelasında kılıf kıyafet düzenlemesinin dışında “Fotoğraf çekmek yasaktır’, ‘Kamera kaydı yapmak yasaktır’ ve ‘Bebek arabası ile girmek yasaktır’ uyarıları da bulunuyor.

‘TÜM DÜNYA MÜZELERİNDE YASAKLAR VAR’

Kültür ve Turizm İl Müdürü Mustafa Çıpan, yasakların sadece Mevlana Müzesi’nde uygulanan yasaklar olmadığını belirtti. Çıpan şunları söyledi: “Dünyanın bütün müzelerinde giriş çıkışlarla ilgili düzenlemeler vardır. Mevlana Müzesi’ne ziyaret maksadıyla gelen bütün turist ve misafirler, görevli arkadaşların bütün uyarılarına rağmen fotoğraf çekmeye çalışmakta ve ziyaret akışını aksatacak davranışlarla bulunmaktadır. Maksadımız tüm dünyada geçerli kurallar olarak bilinen fotoğraf makinesi ve kamera ile içeride çekim yapılmasını, yüksek sesle konuşulmasını, çocuk arabası veya başka herhangi bir malzeme ile içeriye girilmesini engellemek.”

Mevlana Müzesi’nde bir dönem şortla gelen yabancı kadın ve erkek turistlere, uzun etekler verilerek müzenin içerisine girmeleri sağlanırken, kamuoyunda oluşan tepkiler nedeniyle bu uygulamaya son verilmişti.

 

Mevlana’yı en çok Japonlar ziyaret ediyor
Mevlana’yı en çok Japonlar ziyaret ediyor 266 199 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlana’yı en çok Japonlar ziyaret ediyor

Konya Mevlana Müzesi’ni yabancı turistler arasında en çok Japonlar ziyaret ediyor.

08 Eylül 2009

Konya Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan, büyük düşünür Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin ”Gel” çağrısını duyan insanların sayısının her geçen gün arttığını söyledi. Bu çağrıyı dünya genelinde duyan yabancıların büyük ilgiyle Konya’ya gelerek Mevlana’nın mezarını ziyaret ettiğini anlatan Çıpan, ”Bu çağrıyı duyan ve en çok ilgi gösteren milletlerin başında da Japonlar geliyor. Mevlana’nın öğretilerinin Japonların kültür ve yaşam biçimleriyle benzerlik göstermesi ve çok uygun olması nedeniyle büyük ilgi gösteriyorlar” dedi.

İnsanların arayış içinde olduklarını ifade eden Çıpan, Mevlana’nın hoşgörü anlayışını ve hümanist öğretilerini inceleyen yabancıların bu çağrıya cevap verdiklerini vurguladı.

Çıpan, yabancıların ”Gel” çağrısının yanı sıra Mevlana’nın ”Neyi arıyorsan, sen osun” sözünün insanları kente çektiğini de kaydetti.

Geçen yıl Mevlana Müzesi’ni 1 milyon 850 bin kişinin ziyaret ettiğini anımsatan Çıpan, bunların 275 bininin yabancı ziyaretçiler olduğunu bildirdi. Yabancılar arasında da Japonların ilk sırada yer aldığını vurgulayan Çıpan, Japonları, Almanlar, İspanyollar, İtalyanlar ve İngilizler ile Amerikalıların izlediğini söyledi.

Çıpan, bu yılın sekiz aylık döneminde ise müzeyi 450 bin yerli, 100 bin yabancı turistin ziyaret ettiğini belirtti.

-”MEVLANA HAKKINDA YABANCILAR DAHA ÇOK BİLGİ SAHİBİ”-

Yabancı ziyaretçi profili incelediklerinde, turistlerin büyük bölümünün Mevlana ve öğretisi hakkında en az bir kitap okuyarak geldiğine işaret eden Çıpan, yabancı ziyaretçilerin yerli ziyaretçiler karşısında Mevlana hakkında daha çok bilgi sahibi olduklarının ortaya çıktığını kaydetti.

Yerli turistlerin Mevlana hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları ve araştırma gereği duymadıklarının ortaya çıktığına da dikkati çeken Çıpan, ”Maalesef yerli ziyaretçilerimiz Mevlana’yı merak etmiyor. Sadece müzeyi ziyaret ediyorlar” diye konuştu.

Çıpan, bir arayış içinde olan insanların Mevlana’da huzur bulduklarını anlattı.

Konya’ya günübirlik turlarla yabancıların geldiğini bunun geliştirilmesi durumunda daha çok yerli ve yabancının Mevlana Müzesi’ni ziyaret etme şansı bulacağını belirten Konya Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan, Antalyalı turizmcilerden de kültür ve inanç turları kapsamında kendilerine bu konuda destek olmalarını istedi.

Çıpan, ”doğum, göç ve ölüm günü” dolayısıyla düzenlenen etkinliklerin kapsamlarının daha da geliştirilerek Mevlana’nın tüm insanlık tarafından tanınmasını sağlayacaklarını vurgulayarak, bu kapsamda Şeb-i Aruz törenleri öncesinde 23-30 Eylül tarihleri arasında, 7 ülkeden 8 topluluğun katılacağı Uluslararası Mistik Müzik Festivali düzenleyeceklerini sözlerine ekledi.

-”MEVLANA AŞKINA KONYA’YA YERLEŞTİLER”-

Konya Japon Kültür Merkezi Başkanı Mehmet Ali Arpacı da Japonya’da Konya denilince akla ilk Mevlana’nın geldiğini söyledi.
Japonların çok okuyan ve inceleyen bir millet olduklarını belirten Arpacı, Mevlana’nın kuralcı, başıboş olmayan disiplinli birey yetiştirme öğretisine Japonların ilgi gösterdiklerine dikkati çekti. Eğilerek selam verme ve alma, misafir gelince ayakkabıları çıkarma ve koyuş şekli, çay töreni başta olmak üzere iki kültür arasında birçok ortak noktalar olduğunu ifade eden Arpacı, bunun yanında insana saygı ve hoşgörü anlayışınında tamamlayıcı ögeler olduğunu ifade etti.

Mevlana’ya hayran kalarak 2-3 aylık süreyle Konya’ya yerleşen çeşitli yaş guruplarında Japonlar olduğunu belirten Arpacı, şöyle devam etti:

”Kendilerini Mevlana’ya yakın görmek isteyen Japon misafirlerimiz Konya’ya geçici olarak yerleşiyor. Zaman zaman bizlerden yardım istiyorlar. Bizler de onların konaklama ve ulaşım gibi taleplerini karşılıyoruz. Bir kısmı kendi imkanlarıyla yaşıyor. Sürekli araştırma ve incelemeler yaparak zamanlarını değerlendiriyorlar. Bazıları buradan huzura kavuştuğuna inanarak ayrılıyor.”

Konya’ya yerleşen 49 yaşındaki Kaori İto da hem Türkçe öğrendiğini hem de çeşitli araştırmalar yaptığını belirtti.

Gün aşırı Mevlana Müzesi’ne gittiğini anlatan İto, ”Burada huzur buluyorum” dedi.

Yeni Konya

Mevlevi Mankenler Değişiyor…
Mevlevi Mankenler Değişiyor… 250 190 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlevi Mankenler Değişiyor…

Mevlana Müzesi’nde bulunan Mevlevi mankenleri yenilemek için çalışmalara başlandı.

06 Eylül 2009

Mevlana Müzesi’nde yer alan Mevlevi mankenlerin yenilenmesi için 50 insanın yüz ve elinden örnekler alındı.

Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün isteği üzerine Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Öğretim Görevlisi Anar Eyni ile Mutluhan Taş, Mevlana Müzesi’nde bulunan Mevlevi mankenleri yenilemek için çalışmalara başladı. Mevlevi mankenleri aslına uygun bir şekilde yapmak için gerçek insan yüzü ve elinden 50 örnek aldıklarını belirten öğretim görevlisi Anar Eyni, Mevlana Müzesi’ni ziyaret edenlerin Mevlevi mankenlerden çok etkilendiğini, bu nedenle mankenlerin yüz ve ellerine çok dikkat ettiklerini ifade etti.

YÜZ, EL, SAÇ VE SAKAL ASLINA UYGUN YAPILACAK

Bu yıl Aralık ayında 736’ncısı düzenlenecek Şeb-i Arus törenlerine kadar 22 Mevlevi mankeni yenileyip hazır hale getireceklerini ifade eden Eyni, “2000 yılında 17 Mevlevi mankeni yenilemiştik. Bu yıl da müzenin çeşitli bölgelerinde bulunan Mevlevi geleneğini canlandıran mankenleri yenileyeceğiz. Mankenlerin yüz, el, saç ve sakallarını aslına uygun şekilde yapacağız. Eski mankenler gerçek insan yüz ve elinden örnek alınarak yapılmamış. Biz şu ana kadar 50 kişinin yüz ve elinden örnekler aldık. Bu örneklerin içerisinden seçerek mankenlerin yüzünü yapacağız. Mevlana Müzesi’ni ziyaret edenler, mankenlerin yeni yüzleriyle karşılaşacak” dedi.

Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Öğretim Görevlisi Mutluhan Taş da, Mevlevi mankenlerin yapımına özen göstereceklerini vurgulayarak, “Alınan örneklere çok dikkat ettik. Mevlana Müzesi’ni ziyaret edenler mankenlerin yeni yüzüyle o anı yaşayacak. 22 mankeni en kısa sürede tamamlayarak Şeb-i Arus törenlerine kadar yetiştireceğiz. Daha önce birçok il için manken hazırladık ancak bu mankenler her yönüyle özel olacak” şeklinde konuştu.

Yılda yaklaşık 1.5 milyon insanın ziyaret ettiği Mevlana Müzesi’nde yer alan Mevlevi mankenler, yemek pişirme, sofrada yemek yeme adabı, Mevlevi aday adayının saka postu üzerinde oturuşu ve sema talim çivisi yanında sema dedesinin derviş adayına sema talim ettirmesini anlatıyor.

Aktif Kulis

Restorasyonla ortaya çıkan gerçek
Restorasyonla ortaya çıkan gerçek 400 268 Hz. Mevlâna Dergâhı

Restorasyonla ortaya çıkan gerçek

Mevlana Müzesi Dede Hücrelerinde 3 yıl sürecek çok kapsamlı bir restorasyonda bazı bilgilere ulaşıldı.

03 Eylül 2009

1926 yılından bu yana kapsamlı bir restorasyon görmeyen içinde tarihi binaların da bulunduğu müze kompleksinde, hazırlanan proje doğrultusunda bugüne kadar ki en büyük restorasyon başladı.

Restorasyon çalışmalarında, müze ziyaretlerini aksatmayacak şekilde, ilk olarak ana girişin solunda kalan, 18 çilehanenin bulunduğu tarihi yapı ele alınıyor. Derviş hücrelerinin avluya bakan kısmı, çalışmalar kapsamında brandalarla kapatıldı.

-ORİJİNAL ZEMİNDE SİLLE TAŞI ÇIKTI-

Yapılan çalışmalarda, bu hücrelerden bazılarının orijinal zeminine ulaşıldı. Zeminin orijinalinin Sille taşıyla döşeli olduğu tespit edildi. Avlu bölümünde de aynı taşlardan döşeli olduğu anlaşıldı.

Müze Müdürlüğü yetkilileri, derviş hücrelerinin Mevlana ve Mevleviliğe ilgi duyanlar için çok merak edilen bir yer olduğunu belirterek, şunları kaydettiler:

”Şu an iki derviş hücresinde tabana ulaştık. Çilehanelerin kapılarının daha önce anlatıldığı gibi eğilerek geçilecek şekilde değil, bugünkü kapıların ölçülerinde olduğu anlaşıldı. Çünkü kapıların alt zeminine kadar indik. Bu seviye, bugünkü zeminin 20-30 santimetre altı. Derviş hücresinin kapılarının yüksekliklerinin, yaklaşık 1,80-1,85 metre olduğunu tespit ettik. Bu çile odalarının pencerelerinin de normal bir evin pencere ölçülerine sahip olduğunu belirledik. Bu iki derviş hücresi bize bu bilgileri veriyor. Oysa, nefis terbiyesi ve olgunluğa erişme için çile çekilen bu hücrelerin kapılarının, ancak bir insanın eğilerek geçilebileceği büyüklükte olduğunu tahmin ediyorduk, birçok kaynakta da bu şekilde yazıyordu. Bu 2 hücre, kanıyı değiştirdi. Geri kalan 16 hücre zemininin de açılmasıyla bu bilgi tam anlamıyla teyit edilmiş olacak.”

Ayrıca, çalışmalarda ilk kez 18 çilehaneyi arkadaki Çelebi Konağı’na bağlayan yeni bir giriş kapısı da bulundu.

-MEVLEVİ DERVİŞLERİ NASIL ÇİLE ÇEKİYORDU?-

Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Nuri Şimşekler, çilenin, Mevleviliğin yüzyıllarca süren en önemli eğitim aşamasını oluşturduğunu söyledi.

1001 gün çilenin aslında o dönem koşullarında dikkate alınması gereken bir eğitim tekniği olduğunu ifade eden Şimşekler, şunları kaydetti:

”Konya’daki Mevlana Dergahı, sayıları Osmanlı döneminde 140’ı aşan mevlevihanelere dervişlerin (dede) yetiştirildiği az sayıda mevlevihaneden biridir. Mevlevi kültürü ve katı kurallara bağlı bu eğitim sürecinin, Mevlana’nın oğlu Sultan Veled’in zamanında oluştuğu biliniyor. Dergahta nefsine ağır gelen çeşitli uygulamalara tabi tutulan ve adına can denen bu kişiler, 3 gün ya da 18 gün boyunca buradaki hücrelerde kalıyor, hiç kimseyle görüşmeden ve tefekküre dalarak burada çile çıkartıyordu. Burada 1001 gün eğitim gören ve çile çeken her cana, bir dede eşlik ediyor, onun eğitiminde maddi ve manevi kılavuzu oluyordu. Okuma yazmayı, Kuranı Kerim’i tecvitli okumayı, Arapça ve Farsça’yı okuyup anlamayı öğrenen, belli bir nefsi olgunluğa erişen kişi, dede unvanını alarak başka mevlevihanelerde görevlendiriliyordu.”

Plazmalı Bilgilendirme…
Plazmalı Bilgilendirme… 500 335 Hz. Mevlâna Dergâhı

Plazmalı Bilgilendirme…

Türkiye’nin en fazla ziyaret edilen ikinci Müzesi Mevlana’da, vatandaşların bilgilendirme eksikliğinin giderilmesi için avluya plazma televizyon yerleştirildi.

01 Eylül 2009

Müze Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre, yılda 1 milyondan fazla yerli ve yabancının turistin ziyaret ettiği Mevlana Müzesi’nde, en büyük eksiklik olarak, buraya gelen kişilerin yeterince bilgilenememesi gösteriliyordu.

Özellikle, rehbersiz olarak Mevlana Müzesi’ne gelen yerli turistlerin şikayetçi olduğu bu durumun düzeltilmesi için Müze Müdürlüğü yetkilileri, önemli bir yeniliğe imza attı.

Mevlana Türbesi’nin çıkış kapısında iki tarafı kapalı avluya bakan mekana büyük ekran plazma televizyon ve vcd yerleştirildi. Burada Mevlana, Mevlevilik ve müze binalarının tarihi ve içindeki eserler hakkında yaklaşık yarım saat süren bir tanıtım filmi yayınlanıyor. Bu video yayını, gün boyunca sürekli tekrarlanıyor. Burada plazma televizyon karşısına yerleştirilen oturma gruplarında turistler, yaklaşık yarım saatlerini geçirerek, istedikleri bilgilerin pek çoğuna sahip olabiliyor.

Müze yetkilileri, uygulamanın önemli bir bilgilendirme açığını kapattığını belirterek, ”Türkçe ve İngilizce olarak gün boyunca tekrar eden belgesel film, turistlerden yoğun ilgi görüyor. Ancak daha çok yerli turistler ilgi gösteriyor” dedi.

Çoğu Konya dışından gelerek müzeyi ziyaret eden yerli turistler, izledikleri film nedeniyle, bu mekandan daha fazla etkilendiklerini, dönüşte memleketlerinde yakınları ve arkadaşlarına Mevlana Müzesi’ni ziyaret etmelerini tavsiye edeceklerini söylediler.

Mevlâna Türbesi’nde Berat Gecesi..
Mevlâna Türbesi’nde Berat Gecesi.. 450 338 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlâna Türbesi’nde Berat Gecesi..

Berat Kandilinde Binlerce vatandaş, manevi geceyi en güzel şekilde değerlendirmek için Mevlana Müzesi’ne geldi.

06 Ağustos 2009

“Ramazan Ayı’nın habercisi” Berat Kandili, tüm yurtta olduğu gibi Konya’da da manevi coşku içinde kutlandı.

Hz. Mevlâna’nın kabrinin de bulunduğu Mevlana Müzesi’ne, Berat Kandilinde 20 binin üzerinde ziyaretçi geldiği tahmin ediliyor. Kandil gecelerinde giriş ücreti alınmayan Hz. Mevlâna Dergahına vatandaşlar çok yoğun ilgi gösterdi. Müzenin özellikle kandil geceleri gibi mübarek günlerde daha fazla kişi tarafından ziyaret ediliyor.

Binlerce vatandaş, manevi geceyi en güzel şekilde değerlendirmek için Mevlana Müzesi’ne geldi. Müzeye giriş çıkışların ücretsiz olduğu gecede Konyalılar, dualar edip, Kur’an’ı Kerim okudu.

Uluslararası Mevlana Vakfı’nca organize edilen Müze bahçesindeki Mevlevi Ayinini de binlerce kişi huşu içinde izledi.

Konya’da Yatsı namazında camilere sığmayan vatandaşlar, cami bahçelerinde saf oluşturdu. Namazın ardından Mevlana Müzesi önünde limonata ve süt dağıtımı yapıldı.

Anadolu Gençlik Derneği Konya merkezde 5 camide yaklaşık 3 ton sıcak süt dağıttı.

 

Mevlana Müzesi Restorasyonu
Mevlana Müzesi Restorasyonu 250 166 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlana Müzesi Restorasyonu

2009-2013 yılları arasında Mevlana Müzesi’nde kapsamlı bir dizi restorasyon çalışması yapılacak.

23 Mayıs 2009

Müzeler Haftası nedeniyle Konya’da bulunan müzelerin müdürleriyle birlikte bir toplantı düzenleyen Mustafa Çıpan, Konya’da bulunan müzelerin Türkiye’nin sayılı müzeleri arasında yer aldığını belirterek, “Bu müzelerimizden Türkiye’nin sayılı çini eserler müzelerinden birisi olan Karatay Çini Eserler Müzesi, 2008 yılında Bakanlık tarafından en iyi teşhir ve tanzim ödülünü almaya hak kazandı. Bu bizi gururlandırdı. Konya’daki en önemli müze olan Mevlana Müzesi’nde şu an 20 bin basma, 2 bin 500 yazma eser bulunuyor. Ayrıca halı, kilim, müzik aleti ve kişisel eşyalar gibi yaklaşık 3 bin eser var. Yılda 2 milyonu aşan ziyaretçi sayısıyla ise Türkiye’de Topkapı Müzesi’nden sonra en çok ziyaret edilen ikinci müze olma özelliğini taşıyor. Bu yılın ilk 4 ayında müzeyi 81 bin 365’i yabancı, 291 bin 93’ü yerli olmak üzere toplam 372 bin 458 kişi ziyaret etti. Müzemize daha çok ziyaretçi gelmesi için ise bir dizi çalışma yapacağız” dedi.

2009-2013 yılları arasında Mevlana Müzesi’nde bir dizi restorasyon çalışması yapmayı planladıklarını da dile getiren Çıpan, “Bu çalışmalar arasında Mevlana Müzesi bahçesindeki yer taşlarının ve bahçenin düzenlenmesi yer alıyor. Şu an için kötü bir görüntü oluşturan taşların yerine, müzeye uygun yenileri döşenecek. Müzenin en önemli ve simgesi haline gelen Kubbe-i Hadra’nın dökülen çinilerinin yerine ise yenileri konulacak ve eskileri tamir edilecek. Şu an bulunan mevcut vitrin sistemi değişecek ve yeni eserler yeni vitrinlerde sergilenecek. Müze içi ve dışındaki aydınlatma sistemleri değişecek ve müzenin havasına uygun bir biçimde düzenlenecek. Müze içinde bulunan Derviş odaları yeniden düzenlenip, aslına daha uygun bir hale getirilecek. Bu ve buna benzer birkaç onarım ile müzemizin daha çok ziyaretçi toplamasını ve Konya’nın adının daha çok duyurulmasını umuyoruz” şeklinde konuştu.

Mevlânâ Müzesi genişletilecek
Mevlânâ Müzesi genişletilecek 450 257 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlânâ Müzesi genişletilecek

Belediye, Mevlânâ Kültür Vadisi Projesi kapsamında Mevlânâ Müzesi ile Mevlânâ Kültür Merkezi arasındaki bölgeyi yenileyecek.

27 Nisan 2009

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Mevlânâ Müzesi’nin ziyaretçilerin ihtiyacını karşılayamadığını, bu nedenle müzenin yakınında yeni bir müze holü konusunda çalışma başlattıklarını söyledi.

Akyürek, Mevlânâ Kültür Vadisi Projesi kapsamında Mevlânâ Müzesi ile Mevlânâ Kültür Merkezi arasındaki bölgede çalışmalara başladıklarını belirtti. Projede yer alan Mevlânâ Kültür Merkezi ile İstiklal Harbi Şehitleri abidesi bölümünün tamamlandığını ifade eden Akyürek, Mevlânâ Kültür Vadisi projesinde yer alan diğer projeleri de hayata geçirebilmek için çalıştıklarını bildirdi. Akyürek, Mevlânâ Müzesi’nin artık eskisi gibi olmadığını, günde 8 bin, 10 bin kişinin ziyaret ettiğini vurgulayarak, “Mevlânâ Müzesi Türkiye’nin en çok ziyaret edilen iki müzesinden birisi durumunda. Yoğunluk çok fazla o nedenle müzedeki sergileme alanları artık dar geliyor. Mevlânâ Müzesi ziyaretçilerin ihtiyacını karşılayamıyor. Aşırı yoğunlaşmaya neden oluyor. Bu nedenle Mevlânâ Müzesi yakınında yeni bir müze holü konusunda çalışma başlattık. Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve bakanlık ile tam bir mutabakata varabilirsek bu dönemde orada Mevlânâ Müzesi depolarındaki eserlerin de sergilenebileceği yeni bir modern holün hayata geçmesini sağlamak istiyoruz.” dedi.

Projenin hayata geçirilmesi halinde Konya’ya gelen ziyaretçi sayısının da artacağını anlatan Akyürek, “Bu yeni müze holünde bugüne kadar sergilenememiş eserleri de sergileme imkanı olacak. Böylece ziyaretçilerin o bölgede birkaç saat daha vakit geçirmesi sağlanacak.” diye konuştu.

Kapsamlı Restorasyon
Kapsamlı Restorasyon 198 154 Hz. Mevlâna Dergâhı

Kapsamlı Restorasyon

Mevlana Müzesi’ne nasıl bir restorasyon yapılacağının belirlenmesi için Bilimsel Danışma Kurulu toplanacak.

15 Ocak 2009

Konya Müze Müdürü Yusuf Benli, yaptığı açıklamada Türkiye’de en fazla ziyaret edilen müzeler arasında bulunan Mevlana Müzesi’nin depreme karşı dayanıklılığıyla ilgili zemin etüdü çalışmalarının tamamlandığını belirtti.

Yapılan ön çalışma sonunda Mevlana Müzesi’nin kapsamlı bir restorasyona ihtiyaç duyduğunun ortaya çıktığını dile getiren Benli, ”Çeşitli üniversitelerden bilim adamlarının bulunduğu Bilimsel Danışma Kurulu, önümüzdeki günlerde toplanacak ve Mevlana Müzesi’nde yapılacak restorasyonun nasıl olacağını belirleyecek” dedi.

Ancak bunun köklü bir restorasyon olacağının kesinleştiğini dile getiren Benli, yaklaşık 70 yıldır fiziki olarak elden geçmeyen yapının kapsamlı bir şekilde restorasyona tabi tutulacağını ifade etti.

Restorasyon sonunda müze içinde sergilenen eşyaların yeni bir düzene göre tekrar yerleştirileceğini anlatan Benli, restorasyon çalışmasına en kısa sürede başlamayı planladıklarını sözlerine ekledi.

aa

17 günde 56 bin ziyaret
17 günde 56 bin ziyaret 275 190 Hz. Mevlâna Dergâhı

17 günde 56 bin ziyaret

Mevlana’yı 735. Vuslat Yıl Dönümü Anma Etkinlikleri boyunca 56 bin yerli ve yabancı ziyaret etti.

19 Aralık 2008

Müze Müdürü Yusuf Benli, yaptığı açıklamada Türkiye’de en fazla ziyaret edilen müzeler arasında yer alan Mevlana Müzesi’nin, her dönem yerli ve yabancı turistin ilgi odağı olduğunu söyledi.

Dini bayramlar ve Mevlana etkinlikleri gibi dönemlerde müzenin özellikle yerli turistlerden yoğun ilgi gördüğünü ifade eden Benli, bu yıl Kurban Bayramı’nda müzenin 30 bin yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edildiğini bildirdi.

1 Aralıkta başlayan Mevlana’nın 735. Vuslat Yıl Dönümü Anma Etkinlikleri boyunca şu ana kadar müzeye gelenlerin sayısının 56 bini geçtiğini vurgulayan Benli, ”Bugün etkinliklerin son günü. Ziyaretçi sayısının bugün geleceklerle birlikte 60 bini geçmesi bekleniyor. Etkinliklerin Kurban Bayramı ile aynı anda olması ziyaretçi sayısını artırdı” dedi.

Mevlana’yı anma etkinliklerine 2 gün ara verilmesine rağmen bu kadar ziyaretçi gelmesinin sevindirici olduğunu belirten Benli, ”9 günlük bayram tatilinde Akdeniz’e tatile gidenler mutlaka müzeye uğrayıp geçtiler. Yabancıların da ilgisi yoğun oldu. 56 bin ziyaretçinin 6 binini yabancılar oluşturdu. En çok Japonlar ve İranlılar geldi” diye konuştu.

aa

10 AYDA 1,3 MİLYON KİŞİ
10 AYDA 1,3 MİLYON KİŞİ 740 420 Hz. Mevlâna Dergâhı

Unesco’nun 2007 Yılını Mevlana Yılı İlan Etmesinden Sonra Konya Mevlana Müzesi Ziyaretçi Akınına Uğradı.

06 Kasım 2008

MEVLANA MÜZESİ’Nİ, 10 AYDA 1,3 MİLYON TURİST ZİYARET ETTİ

Unesco’nun 2007 Yılını Mevlana Yılı İlan Etmesinden Sonra Konya Mevlana Müzesi Ziyaretçi Akınına Uğradı. “Ne Olursan Ol Yine Gel” Diyerek Tüm Dünyaya Sevgi ve Hoşgörü Mesajı Veren Mevlana’nın Kabrinin de Bulunduğu Müzeye 2008’in İlk 10 Ayında 1 Milyon 370 Bin 871 Yerli ve Yabancı Turist Geldi.

UNESCO’nun 2007 yılını Mevlana yılı ilan etmesinden sonra Konya Mevlana Müzesi ziyaretçi akınına uğradı. “Ne olursan ol yine gel” diyerek tüm dünyaya sevgi ve hoşgörü mesajı veren Mevlana’nın kabrinin de bulunduğu müzeye 2008’in ilk 10 ayında 1 milyon 370 bin 871 yerli ve yabancı turist geldi. Müzeyi en çok ziyaret eden yabancı turistler ise Ruslar ve Polonyalılar oldu.

Mevlana Müzesi Müdürü Yusuf Benli, 2007 yılından itibaren Mevlana Müzesine gelen yabancı turist sayısında büyük oranda artış yaşandığını belirtti. Yurt içi ve yurt dışında yapılan tanıtım çalışmaları sayesinde ziyaretçi sayısının her yıl arttığı aktaran Benli, 2008 yılının 10 aylık bölümünde 1 milyon 104 bin 888’i yerli olmak üzere toplam 1 milyon 370 bin 871 turistin ziyaret ettiğini kaydetti.

Müzeye gelen yabancı turist sayısında ocak-ekim döneminde geçen yıla göre yaklaşık yüzde 40 oranında artış olduğunu ifade eden Benli, ”Geçen yılın 10 aylık dilimde 188 bin 970 yabancı ziyaretçi geldi. Bu yılın aynı döneminde ise yüzde 40 artışla 265 bin 983 yabancı turist ağırlandı. Yine geçen yılın 10 aylık döneminde 1 milyon 97 bin 349 yerli turist ziyaret etti. Bu yılın aynı döneminde ise 1 milyon 104 bin 888 yerli turist gezdi.” dedi. Benli, bu sayının Mevlana’yı anma törenlerinin düzenleneceği Aralık ayında daha da artacağını söyledi.

Yabancı turist sayısındaki artışta 2007 Mevlana Yılı etkinlikleri ile Konya Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Konya Büyükşehir Belediyesi ve kentteki diğer kurumların tanıtım ve reklâm faaliyetlerinin büyük etkisi olduğunu belirten Benli, yılsonunda müzenin ziyaretçi rekoru kırmasını beklediklerini de kaydetti.

Mevlana Müzesine büyük restorasyon
Mevlana Müzesine büyük restorasyon 716 486 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlana Müzesine büyük restorasyon

1273 te türbe olarak inşa edilen bugünkü müze, ilk kez kapsamlı şekilde restore edilecek.

22 Eylül 2008

Konya Müze Müdürü Yusuf Benli, yaptığı açıklamada bugün müze olan Mevlana Dergahı nın yerinin, Selçuklu Sarayı nın gül bahçesi iken Sultan Alaeddin Keykubad tarafından Mevlana nın babasına armağan edildiğini söyledi.

Babası Bahaeddin Veled vefat ettiği 12 Ocak 1231 de buraya defnedilirken, sevenlerinin Mevlana ya, babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylediklerini ifade eden Benli, ancak Mevlana, “gök kubbeden daha iyi türbe mi olur” diyerek bu istekleri geri çevirdi. Mevlana, 17 Aralık 1273 te vefat edince oğlu Sultan Veled, türbe yapılması yönündeki ısrarlı istekleri kabul etti ve 130 bin Selçuklu dirhemi karşılığında yeşil kubbe yaptırıldı dedi.

Benli, Mevlevi dergahı ve türbesinin 1926 yılında ise “Konya Asar-ı Atika Müzesi” adı altında hizmete açıldığını, 1954 yılında yeniden düzenlemesi yapılıp adının “Mevlana Müzesi” olarak değiştirildiğini vurguladı.

Yaklaşık 700 yıl önce yaptırılan ve daha önce kapsamlı şekilde hiç elden geçirilmeyen bu tarihi yapının artık restorasyona ihtiyaç duyar hale geldiğini dile getiren Benli, şunları kaydetti:

Zemin etüdüyle ilgili çalışmaların ilk aşaması olan sondaj işine başlandı. Yaklaşık 20 metre derine inilerek, zeminde bir oynama olup olmadığı araştırılıyor. Bu çalışma devam ederken bir yandan da binanın röle ve restorasyon projesi hazırlanıyor. Proje, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kuruluna sunulacak, onaydan geçtikten sonra da gerekli çalışma yapılacak. Bu kapsamlı çalışma, 1963 te kubbesinin yeşil seramikle kaplanması dışında ana unsurları hiç restorasyon görmeyen müzenin ilk kez kapsamlı olarak elden geçmesi anlamına geliyor. Bu çalışma sonunda tarihi müze binası güçlendirilecek ve gerekli restorasyon işleri yapılmış olacak.

MEVLANA MÜZESİ

Müzede, Mevlana nın el yazması kitapları, Mevlevi kıyafetleri ve müzik aletleri gibi tarihi materyaller ile mezarlar bir arada bulunuyor.

İçinde Mevlana, ailesi ve postnişinlerin (Mevlevi dedesi, şeyhi) mezarlarının yanı sıra Mevlana dönemine ait çok sayıda eşyanın bulunduğu Mevlana Müzesi her yıl yaklaşık 1,5 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor.

AA

Mevlânâ Müzesi randevuyla ziyaret
Mevlânâ Müzesi randevuyla ziyaret 200 160 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlânâ Müzesi randevuyla ziyaret

Dünyanın dört bir yanından günde ortalama 8 bin kişinin ziyaret ettiği müzenin günlük ziyaretçi sayısına sınırlama getirilmesi isteniyor.

14 Ağustos 2008

Mevlânâ Müzesi’nin bazı bölümlerinde kabarmalar ve çökmelerin oluşması, yetkilileri harekete geçirdi. Akademisyenlerden oluşan 14 kişilik bilim kurulu, günlük ortalama 8 bin kişinin gezdiği müzeye gelecek günlük ziyaretçi sayısına sınırlama getirilmesini istedi.

Kurul, binaların 16. yüzyılda yapıldığına dikkat çekerek, tarihî yapının bu yükü taşımakta zorlandığı tespitinde bulundu. Toplantı sonunda bir rapor hazırlayan kurul, müzenin yeniden elden geçirilerek restore edilmesini kararlaştırdı. Mevlânâ Müze Müdür Yardımcısı Dr. Naci Bakırcı, önümüzdeki dönemde randevulu sisteme geçilebileceğini söyledi.

Önceleri müzenin çinilerinin değiştirilmesi için toplantı yapan bilim kurulu, incelemeler sonunda yapının tamamındaki yapısal sorunları ele aldı. Kurul, toplantıda binanın drenaj hattı, statik ve ziyaretçi sorunlarını masaya yatırdı. Binanın birçok yerinde kabarmaların yanı sıra bazı kısımlarında ise çökmelerin oluştuğunu tespit eden akademisyenler, müzenin yüzde 80’lere varan oranda rutubetlendiğini de belirledi. Mihrapta çatlamalar ve çökmelerin oluştuğu gözlendi. Mevlânâ Müze Müdür Yardımcısı Dr. Naci Bakırcı, bilim kurulunun, müzenin altındaki su seviyesinin tespiti için sondaj yapılması yönünde tavsiye kararı aldığını söyledi. Bakırcı, bilim kurulunun, Kubbe-i Hadra’dan (Yeşil Kubbe) kopan çinilerin onarımının yanı sıra müzede komple bir restorasyon yapılmasını önerdiğini açıkladı. Bakırcı, bilim adamlarının müzenin günlük ziyaretçi sayısını kaldırmadığı yönünde görüş bildirdiğini de hatırlatarak şunları aktardı: “Bilim kurulundaki bazı akademisyenler ziyaretçi sayısının mutlaka sınırlandırılması gerektiğini ifade etti. Binanın yapıldığı yüzyıl göz önüne alındığında müzenin bugünkü ziyaretçi sayısı aşırı fazla. Önümüzdeki günlerde koruma kurulu toplanacak ve alınması gereken önlemler tartışılacak. Ziyaretçi sayısına sınırlama getirilebilir. Ya da Avrupa müzelerindeki gibi randevulu ziyaret sistemi uygulanabilir. Ziyaretçi sayısı, tespit edilen sayıya göre alınabilir. Örneğin günlük ziyaretçi sayısı 3 bin olarak belirlenir. Bazı Avrupa ülkelerinde bu uygulama var. Fransa’da bunun örneğini gördüm. Ayasofya Müzesi, asker ve öğrenci ziyaretlerini yazın değil de ekim ayından sonra alıyor.”

Mevlana Müzesi onarılacak
Mevlana Müzesi onarılacak 250 190 Hz. Mevlâna Dergâhı

Mevlana Müzesi onarılacak

Mevlana Müzesi’nin ana binasının Cumhuriyet tarihinde ilk kez onarılacağı bildirildi.

04 Ağustos 2008

Cumhuriyet tarihi boyunca hiç onarılmayan Mevlana Müzesi’nin asıl binasında, su sızıntılarının neden olduğu tahribat önemli boyutlara ulaştı. İl Kültür ve Turizm Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıpan, müze binasındaki yıpranmaları gidermek ve müzeyi yenilemek maksadıyla hazırlanan projenin Ağustos’ta tamamlanarak ihale edileceğini söyledi.

Konuyla ilgili Memleket gazetesine bir açıklama yapan İl Kültür ve Turizm Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıpan, Müze binasındaki yıpranmaları gidermek ve müzeyi yenilemek maksadıyla hazırlanan rölöve, restitüsyon ve restorasyon projesinin Ağustos ortalarında tamamlanıp Tabiat ve Tarihi Varlıkları Koruma Kurulu’nda onaylandıktan sonra açılacak ihaleyle restorasyon işlemlerini başlatacaklarını ifade ederek “Restorasyon işlemlerinin büyük bir bölümünü Şeb-i Arus törenlerine bitirmeyi ve müzeyi törenlere hazır hale getirmeyi düşünüyoruz” dedi.

Müze binasında su sızıntısı tespit ettiklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Çıpan, “Su sızıntılarını engellemek maksadıyla bina çevresinde drenaj kanalları yaptırmayı planlıyoruz. Ayrıca kubbe bölümündeki bazı mermerler patlamış durumda. Bu patlaklar müzenin ana binasına da zarar verecek bir hale gelmiş. Restorasyon esnasında kubbe de onarılacak” şeklinde konuştu. Yapılması düşünülen diğer restorasyon işlemleri hakkında Yrd. Doç. Dr. Çıpan, şu bilgileri verdi: Camii bölümündeki fil ayaklı sütunlarda yer alan tahta parçaları erimiş durumda, onlar yenilenecek. Yusufağa Kütüphanesi’ne bakan duvar yakınında seyran yolunu da hayata geçirmeyi planlıyoruz. Ayrıca, Çelebi eviyle müzenin ana binaları arasında yer alan duvarı kaldırarak Çelebi evini de ziyarete açacağız. Burada müzenin ziyaretçilerine müze depolarında yer alan diğer tarihi eserleri sergileme imkanı bulacağız.

Restorasyon işlemlerini belirledikleri öncelikler hiyerarşisine uyarak aşama aşama sürdürmek istediklerini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Çıpan, “Öncelikle drenaj kanallarını, daha sonra da kubbedeki onarımları gerçekleştireceğiz. Hazırlanan projenin Ağustos ortalarında onaylanmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

MEVLANA MÜZESİ’NİN KISA TARİHÇESİ

Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı’nın yeri, Selçuklu Sarayı’nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna’nın babası Sultânü’l-Ulemâ Bâhaeddin Veled’e hediye edilmiştir. Sultânü’l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir.

Sultânü’l-Ulemâ’nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna’ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna “Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur” diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna’nın oğlu Sultan Veled Mevlâna’nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. “Kubbe-i Hadra” (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine 130.000 Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin’e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında “Konya Âsâr-ı Âtîka Müzesi” adı altında müze olarak hizmete başlamıştır.1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı “Mevlâna Müzesi” olarak değiştirilmiştir. Mevlana Müzesi’nin matbah bölümünde 1990 yılında onarım yapılmışken Cumhuriyet döneminde müzenin ana binasının ilk kez çizilen rölöve, restitüsyon ve restorasyon projesinin Ağustos ortalarında tamamlanıp onaylanması bekleniyor.

Murat Güzel-Memleket

Geçen seneden %18 daha fazla turist ziyaret etti
Geçen seneden %18 daha fazla turist ziyaret etti 250 190 Hz. Mevlâna Dergâhı

Geçen seneden %18 daha fazla

Mevlana Müzesi’ni bu yılın 6 ayında 699 bin 541 yerli ve yabancı turist ziyaret etti

10 Temmuz 2008

Mevlana Müzesi Müdürü Yusuf Benli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, UNESCO tarafından 2007 yılının Mevlana Yılı ilan edilmesi nedeniyle geçen yıl müze ziyaretçi sayısında bir rekor kırıldığını anımsattı.

Bu yıl da müzeye gelen ziyaretçi sayısında yılın 6 ayında önemli artışlar olduğunu ifade eden Benli, ”Geçen yılın aynı döneminde Mevlana Müzesi’ni 592 bin 972 yerli ve yabancı turist ziyaret etti. Bu yılın 6 ayında ise bu rakam yaklaşık yüzde 18 artışla 699 bin 541 olarak gerçekleşti. Bu artış yıl sonuna kadar devam ederse Mevlana Müzesi’nde ziyaretçi sayısında yeni bir rekor kırılabilir” dedi.

Benli, ziyaretçi sayısındaki bu artışta uzun yıllara dayanan reklam ve tanıtımın büyük etkisinin olduğunu vurguladı. Yusuf Benli, UNESCO’nun Mevlana Yılı ilan ettiği 2007 yılında Türkiye ve dünyada Mevlana ile ilgili yapılan tanıtım ve reklam çalışmalarının, müzeye ziyaretçi sayısında artışı sağladığını bildirdi.

Müzeye gelen yabancı turist sayısında bu yıl yaklaşık yüzde 90 artış kaydedildiğini ifade eden Benli, şunları söyledi:

”Geçen yılın 6 aylık döneminde müzeyi 517 bin 535 yerli turist ziyaret ederken, bu yıl müzeye 555 bin 606 yerli turist geldi. Geçen yılın 6 ayında 75 bin 437 yabancı turistin ziyaret ettiği Mevlana Müzesi’ne bu yılın aynı döneminde yüzde 90 artışla 143 bin 935 yabancı turist geldi. Özellikle müzeye gelen yabancı turist sayısındaki artış sevindirici. Bu artış, Mevlana ile ilgili dünya çapında yapılan tanıtım faaliyetlerinin olumlu sonuçlar getirdiğini gösteriyor.”

Tarih, kültür ve inanç turizmi açısından önemli potansiyeli barındıran Konya’da bulunan Mevlana Müzesi’nin dünyanın en önemli müzeleri arasında yer aldığını ifade eden Benli, müzeye Uzak Doğu ülkeleri ile Almanya, İran ve ABD başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından turistlerin geldiğini bildirdi.

VIP konuklarına Çelebi Evi’nde ağırlama
VIP konuklarına Çelebi Evi’nde ağırlama 275 190 Hz. Mevlâna Dergâhı

VIP konuklarına Çelebi Evi’nde ağırlama

Mevlana Müzesi’ni ziyarete gelen VIP konuklar, sosyal-kültürel tesislerde oluşturulması planlanan Çelebi Evi’nde ağırlanacak.

20 Nisan 2008

Karatay Belediyesi, yeni binasına taşınmasının ardından eski yerindeki Karatay Evleri’ni ve 7 bin metrekare büyüklüğündeki alanı Mevlana Müzesi’ne devretti. Konya İl Kültür Müdürlüğü ve Mevlana Müzesi Müdürlüğü, yeni kazanılan bu alanı Konya’nın kültür merkezine dönüştürmeyi amaçlıyor. Planlanan projenin en önemli kısmını VIP konukların ağırlanması için hazırlanacak olan Çelebi Evi oluşturuyor. Yılda 1,5 milyondan fazla ziyaretçisi olan, ancak VIP konuk ağırlayacak misafirhanesi bulunamayan Mevlana Müzesi’ndeki soruna yeni oluşturulacak sosyal-kültürel tesisle çözüm bulunacak.

Mevlana Müzesi’ne devredilen ve müzenin arka kısmında bulunan arazi ve evlerin müze alanıyla birleştirileceğini anlatan Mevlana Müzesi Müdürü Yusuf Benli, Çelebi Evi’nde müzeyi ziyarete gelen devlet büyükleri ve önemli yabancı konukların ağırlanacağını anlattı. Özellikle Şeb-i Aruz Törenleri’nde Cumhurbaşkanı, Başbakan, devlet bakanları gibi VIP konukların ziyaret ettiği dönemde kısa bir dinlenme yerine çok ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Projede, turistlerin Konya’da konaklamasını sağlayacak etkinlikler de planlandığını dile getiren Benli, Mevlana ziyaretçileri için kısa bir dinlenme alanı oluşturacaklarını anlattı.

Benli, aynı zamanda Konya ve Türk kültürünün tanıtıldığı mekanlar kurulacağını belirtti. Bu kapsamda Konyalının ev hayatının anlatılacağı, gelenek, görenek, örf ve adetlerinin tanıtılacağı karakteristik bir Konya Evi şeklinde mesken düzenleneceğini söyleyen Benli, ziyaretçilerin Konya Evi’ne randevuyla girebileceğini ve uygulamayla turistlerin şehirde konaklamasının sağlanacağını söyledi. Konya’nın merkez ve ilçeleriyle birlikte kültürel ve doğal zenginliklerinin anlatıldığı merkez oluşturulmasını planladıklarını ifade eden Müze Müdürü Benli, “Dijital sistem ile görüntü ve işitsel malzemelerden yararlanarak birçok tarihi, tabiat ve kültürel zenginliği anlatan ‘Konya ve İlçelerini Tanıtım Merkezi’ oluşturacağız. Ziyaretçiler burada izledikleri mekanlardan mutlaka gitmek isteyecekleri yerler olacak. Konukların yönlendirilmesi, yakın çevrede bulunan bu merkezlerde ziyaret edebilmesi ve tanıtımı için mekanlar oluşturularak yalnızca Konya merkezinin değil, ilçelerde de turizmin canlanmasını sağlayacak.

Mevlana Müzesi’nin Türkiye’nin en fazla ziyaret edilen ikinci müzesi olması çalışmamızdaki verimi artıracağına inanıyoruz” dedi. Benli, bunların yanında, Konya Müzesi Restorasyon ve Konservasyon Laboratuarı, sergi galerileri ve alanları, Konya Eski Fotoğrafçılığı ve Geleneksel El Sanatları Tanıtım Merkezi düzenleneceğini sözlerine ekledi.